Cumhuriyet Yazıları
Bu yolculuk, gazeteciliğe ilk adım attığım Cumhuriyet Gazetesi’ne kadar uzanıyor. Orada, genç bir gazeteci olarak öğrendiğim disiplin, sorumluluk ve kelimelerle mücadele etme alışkanlığı, tüm sonraki deneyimlerimin temelini oluşturdu. Her ülkenin bir uyanış anı vardır. 1924’te matbaa makineleri yalnızca mürekkep değil, bir milletin yeniden doğuşunu basıyordu. Cumhuriyet Gazetesi, sıradan bir yayın değil, direnişten doğan bir inancın sesi oldu. Ben o kalenin kapısından 1989’da içeri girdim. Dört yıl süren serüven, meslek hayatımın en yoğun ve öğretici yıllarıydı. Her sabah kelimelerle mücadeleye başlar, her gece karanlığa karşı direnen bir kalemin nöbetini tutardık. Her sayfa, yalnızca haber değil, bir düşüncenin, bir idealin ve bir kuşağın tanıklığıydı. Cumhuriyet, benim için bir başkaldırının adıydı; aklın, vicdanın ve özgürlüğün damıtılmış hâliydi. Daktiloların sesi sustu belki, ama o inatçı ruh hâlâ yaşıyor. Bu sayfalarda, arşivlerden kurtarabildiğim, zamanın tozlu raflarında unutulmuş haberleri topladım. Her biri, o mücadele yıllarının sessiz hatırlatıcısı. Sayfaları çevirirken, yoğun, yorucu ama bir o kadar tutkulu günleri yeniden yaşıyorum. Her haber, gazetecilik yolculuğumun ve o döneme adanmış hayatımın bir parçası.