New York 11 Eylül 2001 Salı sabahı güne her zamanki gibi başladı. Dünyanın en önemli finans merkezi olan New York’un gücünü yansıtan gökdelenler, binlerce insanın mesailerine ev sahipliği yapıyordu.

Amerikan Medyasında 11 Eylül - Remzi Gökdağ

“11 Eylül terör saldırıları sonrasında çok kısa bir süre içinde dünya çapında son dakika haberi olarak televizyonlarda yer bulmuştu. Günlerce aralıksız bir şekilde New York’tan devam eden yayınların yanı sıra gazeteler de yine aynı şekilde manşetlerini 11 Eylül haberlerine ayırmıştı. İnternetin henüz emekleme döneminde olduğu o günlerde televizyon ve gazeteler kamuoyunun olayları en çok takip ettiği mecralardı.”

CANLI YAYINDA İZLENEN DEHŞET

Saat dokuz sıralarında Boston’dan Los Angeles’a gitmek üzere havalanmış olan bir yolcu uçağı teroristlerce kaçırıldı. Kısa bir süre sonra da kaçırıldığı açıklanan uçağın İkiz Kuleler’den kuzeydekine çarpması, sadece New York ya da ABD’de değil, tüm dünyada şok etkisi yarattı ve adeta dünyanın kaderini değiştirdi.

MEDYANIN SINAVI

O günlerde ABD’de yaşayan Remzi Gökdağ, 11 Eylül’ü dakika dakika Amerikan medyasından izledi. Televizyon görüntülerini ve haberleri sıcağı sıcağına inceledi.  Amerikan televizyonlarıyla Türkiye arasındaki ‘sorumlu yayıncılık’ anlayışını karşılaştırdı. Çalışmalarını AMERİKAN MEDYASINDA 11 EYLÜL adıyla kitaplaştırdı.

OLAY VE SONRASI

Olayı yaşayan yüzbinlerce kişide, ankisiyete, ruhsal travmalar, davranış bozukları, psikiyatrik sorunlar ve fobiler tespit edildi. Saldırıların ardından ABD’nin “teröre karşı açtığı savaş” sonucu ABD birlikleri 2001’de Afganistan’a, 2003’te ise Irak’a girdi. Ancak Amerikan yönetiminin teröre karşı yürüttüğü savaşta işler planlandığı gibi gitmedi. El Kaide lideri Usame Bin Ladin, saldırılardan 10 yıl sonra 2011’de öldürülse de, Afganistan hiç bir zaman istikrara kavuşamadı. Saddam Hüseyin’in teröre destek verdiği ve kitle imha silahlarına sahip olduğu iddiası uluslararası kamuoyunda işlenerek; Nisan 2003’te Irak işgal edildi. Baas yönetimi iktidarına son verilirken, Saddam Hüseyin yakalandı ve idam edildi. Kitle imha silahlarının varlığı ise hiçbir zaman kanıtlanamadı. Irak’ın işgali ve Saddam’ın devrilmesi, yıllar sonra yeni bir düşman yarattı. Tarihin en sarsıcı, en büyük kitlesel terör eylemi olarak kayıtlara geçen 11 Eylül, ABD’nin başlattığı “küresel terörle savaş” döneminin de miladı oldu.

ARKA KAPAKTAN…

“İki farklı haber anlayışının birbirinden farklı iki toplumu nasıl bilgilendirdiğini bir kez daha anladım. 11 Eylül’ün bendeki tek tesellisi gelişmeleri Amerikan televizyonlarından izleme imkanı bulmuş olmamdı. Bu korkunç facia, televizyon kanallarınca reyting mücadelesine dönüştürülmedi. Aksine elindeki görüntüleri birbirleriyle paylaşan televizyon kanalları Amerikan medyasında bir ilke imza attı. Bütçelerinde büyük hasara neden olacağını bilmelerine karşın reklamları yayından kaldırarak kesintisiz haber yayınına başladılar. Televizyon habercileri, görüntüler karşısında nefesini tutmuş hareketsiz bekleyen halkı paniğe sürükleyecek hiçbir davranışta bulunmadı. Doğru bilgiye ulaşmadan sansasyonel haberi tercih etmedi. Amerikan izleyicisi kriz anında televizyonlarının karşısında soğukkanlılığını kaybetmeyen haber sunucularıyla karşılaştı, 14 saat aralıksız sürdürdükleri canlı yayınlarla bu habercilerin profesyonelliğine tanık oldu. Hazırlıksız yakalandığı tarihinin bu en büyük sınavında hızlı davranarak gelişmeleri anında duyurmayı başaran televizyonlar, Amerikan halkının gözünde görevini en iyi şekilde yerine getirmişti. Gazeteler, aynı gün yaptıkları erken baskılarla olayı okurlarına iletti. Radyolar İkinci Dünya Savaşı günlerinden bu yana ilk kez eski itibarını yakaladı. İnternetin haber siteleri rekor sayıda ziyaretçiye bilgi sundu. Ekrana yansıyan bazı hataları medyanın 11 Eylül’deki rolüne gölge düşürmedi ve medya böylesine büyük bir facia karşısında yapılabilecek en iyi haberciliği yerine getirdi. 11 Eylül saldırıları her kesimden çeşitli tartışmaların yükselmesine neden oldu. Saldırıların nedeni, sonucu, etkileri, tepkileri, askeri boyutu, ekonomik yankısı, teoriler, tezler… Bütün bu karmaşanın içinde ben olayın gazetecilik boyutuyla ilgiliydim. Hangi kanal hangi görüntüyü kullandı, naklen yayınlarda kim nasıl haber verdi, gazeteler olayı nasıl duyurdu, dergilerin mizanpajı nasıl değişti? 11 Eylül’ü izleyen günlerde bu soruların yanıtını aramaya çalıştım. Aldığım notlar, izlediğim görüntüler, görüştüğüm kişiler sonrasında bu çalışma ortaya çıktı.”