Vietnam macerası

16/11/2024

Edebiyat Tapınağı

Vietnam’ın başkenti Hanoi, geçmişin ve bugünün iç içe geçtiği bir yer. Canlı sokakları ve hareketli pazarlarının altında keşfedilmeyi bekleyen bir tarih, efsaneler ve sırlar perdesi uzanıyor. Eski masallar fıldamaya devam ediyor. Hanoi’nin gizemlerini araştırırken şehrin tarihini bugününe bağlayabilirsiniz.

user comments
Edebi ilham kaynaklarımızın ziyaretlerini sıklaştırması için bu tapınakta bolca dilek tuttuk

Edebiyat Tapınağı sessiz, sakin ve iyi korunmuş. Van Mieu 1070 yılında Çinli filozof Konfüçyüs’ün öğretilerini yaymak ve bilgi arayışını onurlandırmak amacıyla kurulmuş. Beş avluya yayılan alanda Vietnam’ın en parlak beyinleri bilgelik arayışına girmiş. Giriş iki katmanlı bir ana kapıdan yapılıyor. Bahçede üç farklı kapı girişinden farklı avlulara açılıyoruz. Yemyeşil bahçelerde tapınağın kalbine ulaşılıyor.

İkinci avlu Khue Van Cac ya da Edebiyat Takımyıldızı adını taşıyor. Kültüre ve öğrenmeye adanmışlığı simgeleyen iki katlı yapı, koyu yeşil ağaçların ve yıpranmış taşlarla çevrili. Bilge insanların isimlerinin yazılı olduğu büyük levhalar kutsal kabul edilen kaplumbağa heykellerinin üzerinde yükseliyor. Konfüçyüs ve en yakın dört öğrencisi Yanhui, Zengshen, Zisi ve Mencius’a adanan Dai Thanh Mabedi, kırmızı kapılarıyla güneşi temsil ediyor. Filozofları onurlandıran 10 sunakta yanan tütsülerden mi ortamdan mı bilinmez bilgeliğin aydınlattığı bir tünelde yolculuk ediyor gibiyiz…

Şans getireceğine inanılan ve mezuniyet fotoğrafları için poz veren Vietnamlı öğrenciler mezuniyet günlerinde buraya akın etmişti. Gruplar halinde fotoğraf çektiren bu gençler Vietnam’ın birkaç yıl sonra yönetimini devralacak nesil aynı zamanda.

Vietnam kültürü ve tarihinin derinliğini öğrenmek için Etnoloji Müzesi‘ne gittik. Eserlerin, geleneksel evlerin ve günlük yaşam sergilerinin kapsamlı gösterimlerine sahip olan müze, Hmong’un karmaşık tekstillerinden Tay’ların ahşap evlerine kadar sayısız yaşam biçimini, inancı ve geleneği yansıtıyor. Sadece Vietnam’ı değil Güneydoğu Asya’yı ve halklarını da burada tanıma fırsatımız oldu. Vietnam’ın ruhunu oluşturan 54 etnik grupla bu müzede tanıştık. Gezimiz boyunca gözlemlediğimiz bazı kültürel zaafları daha iyi anlamamıza yardımcı oldu.

Hanoi Hilton

Fransız sömürge yetkilileri tarafından bağımsızlık için savaşan Vietnamlı siyasi mahkumları alıkoymak için inşa edilen Hoa Lo Hapishanesi daha sonra ironik bir şekilde “Hanoi Hilton” adını almış. Nedeni Amerikan savaş esirlerinin hapsedildiği yer olması. Bugün dış cephesi ve küçük bir müzesi kalan hapishanenin tarihi, sömürge döneminden Vietnam Savaşı sırasındaki rolüne kadar düşündürücü bir bakış açısı sunuyor. Orijinal hapishane hücreleri, işkence aletleri ve mahkumların kişisel eşyaları da dahil olmak ürpertici bir koleksiyonu görmeye hazır olun. Sergilere eşlik eden fotoğraf ve belgeler, mahkumların koşulları ve gardiyanlar tarafından uygulanan acımasız sorgulama yöntemleri hakkında fikir veriyor. Mahkumların orijinal görüntülerinin yanı sıra en ünlü “konuğu”, daha sonra Cumhuriyetçi başkan adayı John McCain’in uçuş kıyafeti ve paraşütü de var.

Ho Chi Minh Mozolesi

1975 yılında açılışı yapılan anıt mezarı, Ho Chi Minh’in yaşamı ve başarılarının bir kutlaması niteliğinde. İçeride, cam bir muhafaza içinde Ho Chi Minh’in korunmuş bedeni, her yıl sessiz ve kontrollü bir geçit töreninde liderlerine saygı sunmak için sıraya giren milyonlarca Vietnamlı ve uluslararası ziyaretçi için bir hac yeri gibi. Tek sıra halinde ve askerlerin gözetiminde yapılan heyecanlı bir yürüyüşle anıt mezarın içine girdik. Yürüyüş hızlıydı. Duraklamaya ve sıranın bozulmasına izin verilmedi. Kendimizi bir anda cam tabutun karşısında bulduk. Etrafında 6 silahlı muhafız nöbetteydi. Bizi izleyen muhafızların göz teması hiç kesilmedi. Her adımımız kontrol ediliyordu. Bir anda girdik ve aynı hızla uzaklaştık. Bizimle birlikte ziyarete katılan Vietnamlıların duygusal hali oldukça ilginçti. Çoğu mozoleyi terk ettiğinde gözyaşları içindeydi.

Bitişikteki Başkanlık Sarayı’nın sarı cepheli binası, Ho Chi Minh’in mozolesiyle yan yana. 1900-1906 yılları arasında inşa edilen bina görülmeye değer. Burası hala çalışan bir Hükümet binası bu nedenle bahçede yürüyebilirsiniz ancak içine girmek imkansız. Sömürge döneminde Fransız Genel Valisi’nin eski ikametgahı olan bu saray ve çevresindeki araziler, 1945’te bağımsızlığın kazanılmasının ardından Ho Chi Minh’in çalışma merkezi olarak planlandı ancak lider bu teklifi reddetmiş. Bunun yerine saray arazisinde Stilt House olarak bilinen daha mütevazı bir konutu tercih etmiş. Müze, doğumundan 1969’daki ölümüne kadar sekiz kronolojik bölüme ayrılmış. Her bölüm hayatının farklı yönlerini ve felsefesini yansıtacak şekilde düzenlenmiş. Kazıklar üzerine inşa edilmiş ve güzel bahçelerle çevrili, sade, ışık dolu iki katlı tropik bir vaha burası. Ev, Ho’nun 1969 yılında bıraktığı gibi korunmuş.

Thang Long İmparatorluk Kalesi

user comments
Kaleyi feth etmek için değil, mezuniyet pozları vermek için buradalar…

Vietnam tarihinin yaşayan, nefes alan bir parçası olan Thang Long İmparatorluk Kalesi, güçlü imparatorlukların gelgitlerine tanıklık etmiş. Burası sadece bir kale değil, UNESCO Dünya Mirası açısından önem taşıyan bir arkeolojik sit alanı. 13 asır boyunca bölgesel siyasi gücün merkezi olan komuta merkezi. Sömürge valileri de kullanmış, Komünist Parti’nin üssü olarak da hizmet vermiş. Odalar ve sığınaklar, Amerikan Savaşı’nda stratejik planların nerede formüle edildiğine dair somut bir fikir veriyor.

Orijinal kale 7. yüzyılda Çinliler tarafından inşa edilmiş. Kalıntıların bir kısmı son arkeolojik kazılarla görünür hale gelmiş. 11. yüzyılda Ly Viet Hanedanlığı tarafından inşa edilen mevcut kale ziyaretimizin odak noktası oldu. İkinci kattaki terasta Nguyen Hanedanlığı döneminde eklenen saray tarzı bir köşk var. Güney kapısından (Doan Mon) geçip tarihi Hanoi bayrak kulesini keşfedebilirsiniz. Kral Le Thai To’nun 1428 yılında tahta çıktığı Kinh Thien Sarayı’nın kalıntılarının yanı sıra Leydi Köşkü (Hau Lau) ve Kuzey Kapısı (Bac Mon) da aynı alanda yer alıyor.

user comments
Okulların tatile girdiğini ve mezuniyet törenlerinin Kale bahçesinde yapıldığı güne denk gelmiştik.

Thang Long İmparatorluk Kalesi’ni gezerken yoğun bir öğrenci kalabalığıyla karşılaştık. Geleneksel kıyafetlerini giymiş, makyajlarını yapmış genç kızlarla, her biri ayrı bir prensi canlandıran delikanlılar kalenin her alanına yayılmış fotoğraf çektiriyorlardı.

angkorwat
Önceki Yazı

Angkor Wat: Kamboçya’nın Kalbi ve Ruhu

sosyalmedya4
Sonraki Yazı

Tesadüfler kaderimiz mi?