Marcus Aurelius

Kendime düşünceler

Marcus Aurelius, günlük olarak kaleme alınmış bir özdeyişler ve düşünceler derlemesi denebilecek Kendime Düşünceler eserinde kendinden önceki caesarları ve filozofları eleştirmekle kalmayıp, kendi kendini de sorguya çekerek bir vicdan muhasebesi de yapar. Sonraki kuşaklara, kilise düşünürlerine, Rönesans’a da temel olan Kendime Düşünceler, Stoa felsefesinin anlaşılması açısından günümüzde de çok değerli bir kaynaktır.

Kendime Düşünceler, Marcus Aurelius’un 12 kitaptan oluşan ve çağlar boyunca en çok okunan kitaplarının adıdır. Eser, günümüzde de uluslararası yönetimlerin örnek olarak alması gereken konuları dile getirmektedir.

Marcus Aurelius Roma’da doğdu ve Roma İmparatoru olarak görev yaptı. Filozof imparator ünvanı ile anılan en büyük Stoacı düşünürlerden birisi olarak tanındı. Genç yaşta Latince ve Yunanca öğrendi, Stoacı felsefeden etkilendi. Beş İyi İmparator’dan sonuncusu Marcus Aurtelius, yaşamının büyük çoğunluğunu savaşarak geçirse de eşitlik, özgürlük, doğa ve insan kavramlarıyla derinlemesine ilgilendi.

“Geleceği düşünerek kaygıya kapılma. Varman gerekiyorsa, zaten varacaksın… Şu an hangi aklı layık gördüysen kendine, o akılla yaklaşacaksın geleceğe…”

Germen kabileleri ile savaş sırasında kaleme aldığı Kendime Düşünceler adlı kitabı, Stoacı felsefenin en önemli kaynaklarından biridir. Onlar Anadolu’nun zenginliklerinin yanı sıra kültürünü de benimsemişlerdir.

Roma’nın bu beş iyi İmparatorun sonuncusu Marcus Aurelius’un eğitimini de Anadolulu hocalara emanet ettiler. Ancak ne yazık ki, ne bizim tarihçi, yazar ve araştırmacılarımız, ne de Batılı sözde aydınlar, ne Roma İmparatorluğu’nun kuruluşunda, ne de Roma kültürünün oluşumundaki kadim Anadolu kültür ve kaynaklarından bahsetmemektedirler.

“Şu an olan biten her şeyi olduğu gibi görebilen insan, aslında geçmişte olanı da gelecekte olacakları da görmüş demektir. Çünkü her şey hep aynıdır, aynı biçimdedir ve aynı türdedir.”

Kendime Düşünceler

Şimdi sözü Marcus Aurelius’a bırakalım…

Dedem verus’tan iyi niyetliliği ve sakinliği

Babamdan alçakgönüllülüğü ve yiğitliği

Annemden Tanrı korkusunu ve cömertliği, sade yaşam anlayışını, zengin alışkanlıklarından olabildiğince uzak durmayı

Dedemin babasından iyi öğretmenlerden yararlanmayı

Hocamdan yarışlarda Yeşiller’den veya Maviler’den yana olmamayı, zahmete katlanmayı, az şeye ihtiyaç duymayı

Diognetus’tan gereksiz şeylere takılmamayı, mucizelerden bahsedenlerden, büyücülerin büyülerinden, şeytan çıkarmadan ve bunlar gibi şeylerle ilgili sözlere inanmamayı, felsefeye aşina olmayı, diyaloglar yazmayı, postla örtülü bir tahta yatakta yatmayı

Rusticus’tan sofistçe gurura kapılmamayı, anlamsız nutuklar atmamayı, gösteriş yaparcasına çileci ve fedakar biriymiş gibi davranmamayı, ev içinde toga ile dolaşmamayı, bana saldıran ve hakaret edenlere hoşgörü ve anlayış ile yaklaşmayı, dikkatli bir şekilde okumayı ve yüzeysel bakış açısından memnun olmamayı, başkalarının fikirlerini çarçabuk kabul etmemeyi, Epiktetos’un ders notları ile karşılaştırmayı

Appolonius’tan özgür olmayı, akıl dışında hiç bir şeye başvurmamayı

Sextus’tan iyi niyetli olmayı, ev halkını ata geleneklerine göre yönetmeyi, doğaya uygun yaşam anlayışını

Gramerci Alexander’dan azarlayan biri olmamayı, biri konuşurken araya gramere uymayan veya yanlış telaffuz ettiği bir sözcük sıkıştırdığında, onu eleştirmemeyi, aksine, olması gereken kullanımla cevap vererek, onu destekleyerek dile değil konuya odaklanmayı

Fronto’dan tyran yönetiminde alışılmış olan kıskançlığın, uyanıklığın ve iki yüzlülüğün farkına varmayı, genel olarak aramızdaki partici sınıfına mensup olduğu söylenen kişilerin doğal bir sevgiden yoksul olduğunu

Platoncu Alexandre’den kimseye meşgulüm dememeyi, yazmamayı, yükümlülüklerden kaçınmak amacı ile bir mazerete sığınmamayı

Ctulus’tan bir dostun eleştirisini küçümsememeyi, öğretmenlerimi şükranla yad etmeyi, çocukları yürekten sevmeyi

Biraderim Severus’tan aile sevgisini, hakikat sevgisini, adalet sevgisini, bireysel doğruluğa ve konuşma özgürlüğüne dayanan, herkesi bağlayan tek bir yasanın egemen olduğu devlet fikrini, bireyin özgürlüğünü her şeyin üzerinde tutan yönetim anlayışını

Maximus’tan kendime hakim olmayı, cömertliği, müsamahakarlığı, doğruluğu

Babamdan yumuşak başlılığı, aldığım karaların arkasında durmayı, iş sevgisini ve titizliği, kamu çıkarı ile ilgili her öneriye kulak vermeyi öğrendim.

Remzi Gokdag

Remzi Gökdağ gazeteci, yazar ve dijital yayıncıdır. Başka Şehirler, Sevgili İstanbul, Amerikan Medyası’nda 11 Eylül ve Park Otel Olayı kitaplarının yazarıdır.

Başka Şehirler
Hüznün de fotoğrafı çekilir...
Önceki Yazı

Hüznün fotoğrafı

anabasis2
Sonraki Yazı

Anabasis: Onbinlerin Dönüşü