Anabasis, Hellenlerin Perslerle yaptığı bir savaşı konu alan 2400 yıllık bir kitaptır. Savaş öncesinde ve sonrasında yaşananları konu alsa da temelinde bir taht kavgası vardır. Bu kavganın etrafında savaşlar yaşanır, ihanetler olur ve ve zorlu bir eve dönüş yolculuğu başlar. Anabasis, farklı kültürleri ve mekanları anlatan bir seyahatnamedir aynı zamanda. Bu hikayenin birkaç kahramanı vardır ve her biri aslında güce ulaşmak için herşeyi göze almış kişilerdir.
Odysseus‘un Ithaka’ya dönüşüyle benzerlikleri olan kitapta adı geçen kişiler kadar yazarı da ilginçtir. Yazarın adı Ksenophon. Onu bir tarihçi ve filozof olarak tanıyanlar kitabı okuduğunda aynı zamanda bir maceraperest ve komutan olduğunu anlar. Çünkü sefere bizzat katılmış, katılmakla da kalmayıp bir süre sonra ordunun komutanı olmuştur. Bu nedenle Anabasis, en eski askeri günce kitaplarından biridir ve ilk seyahatname örneklerinden sayılır.
Hikayeye gelince…
Onbinlerin gidişi ve dönüşü
Olaylar M.Ö. 401/400 yılında yaşanır.
Pers kralı II. Daryus ölünce iki oğlu arasında taht kavgası başlar. Büyük olan Artakserkses tahta oturur, kardeşi Kyros da onu devirmek için planlar yapar. Anne Kraliçe Parusyatis belli etmeden küçük oğlunu destekler.
Kyros gizlice bir Hellen askeri birliği kurar. Paralı askerlerin katılımıya ordu kısa sürede büyür. Topladığı askerler Kyros’un asıl amacının ağabeyine savaş açmak olduğunu öğrenince karışıklık başlar. Ancak Kyros’un tehditle karışık ikna çabaları ve maaşlarına zam sözü üzerine tekrar yola koyulurlar. Yolculuk Sardes’ten başlayarak Ege’den Akdeniz’e uzanır ve Toroslar’ı aşıp Kilikya’nın son şehri Hatay’da İssos’a oradan da Fırat Nehri boyunca Mezopotamya içlerine doğru devam eder. Bu arada kardeşinin amacını erkenden öğrenen Artakserkses, onu Babil’de büyük bir orduyla beklemeye başlar.
Anabasis’in yazarı Ksenophones da bir komutandır
İki ordu Babil yakınlarında karşılaşır. Kyros’un ordusu zafere ulaşmaya yakın bir sürprizle karşılaşır. Komutanları Kyros savaş meydanında öldürülür. Başıboş kalan Hellenler, Babil yakınlarındaki Kunaksa’dan yüzlerce kilometre uzaklıktaki yurtlarına dönmeye karar verirler. Bu arada ordunun komutanı Anabasis’in yazarı Ksenophones olur.
Ksenophones soylu bir aileden gelmiştir. Kyros’un un oluşturduğu Hellen paralı askerler birliği içinde görev alırken seferin günlüğünü de tutmaya başlamıştı. Bu günlükte yol boyunca geçtikleri nehir, geçit ve dağlara, konakladıkları şehirlerden, karşılaştıkları güçlüklere kadar pek çok konuda Anadolu’ya ait bilgiler de bulunur.
Askerlerin denizi görme anı Thalatta
Dönüş yolunda onbinlerce askeri tehlikeler bekler. Günlerce Dicle nehri boyunca ilerleyip dağlık Anadolu topraklarına ulaşırlar. Kardukhların tuttukları geçitlerden geçebilmek için savaşırken çok zayiat verirler. Dağı geçip ovaya indiklerinde, karşılarına Pers ordusundan birlikler çıkar ve dönüş yolundaki askerlerin yarısını öldürür. Kaçabilenler Ksenophones komutasında çarpışa çarpışa kuzeye Karadeniz’e yönelir. Güneydoğu ve Doğu Anadolu’yu baştan aşağı katedenler, aylar süren bu zorlu yolculuk sonunda Trabzon civarında dağların zirvesinden denizi görürler. Askerlerin sevinçten deniz anlamına gelen “Thalatta” diye bağırmaya başlarlar.
Her şeyin yaşandığı yer: Türkiye
Artık Karadeniz topraklarından Konstantinopolise ordan eve yolculuk başlamıştır. Trakya’dan Kilikya’ya, Lidya’dan Frigya’ya, Kapadokya’dan Pontus’a, Büyük Menderes’ten Fırat’a, Toroslardan Karadeniz’e yol boyunca anlatılanlar o dönemin dünyasına ve Anadolu coğrafyasına ışık tutan eşsiz bir kanıttır. Kitabın sayfaları şehirlerindeki günlük yaşam, yemek kültürü, siyasal oyunlar, tuhaf adetler, spor ve daha pek çok konuda detaylarla süslüdür. Dağlarla, nehirlerle, denizlerle birbirinden ayrılan bu bölgelerde yaşayanlar Anadolu’dan gelmiş geçmiş onlarca medeniyete rağmen hala oradadırlar. Kendine özgü gelenek, inanç, dil ve kıyafetleriyle Anadolu topraklarında yaşarlar.
Anabasis, bir savaş günlüğü, bir hatırat ve hatta savaşa gidiş ve özellikle dönüş yollarındaki coğrafyayı çok iyi betimleyen bir seyahatname. Bu coğrafyanın büyük bölümü bugün sınırlarımız içinde, tarihe ve geçmişe duyarlı gezginleri bekliyor.