31 yaşındaki Erika Tullis için evlilik töreni hayatının en önemli anlarından biriydi. Törenin kusursuz olması için yakın dostlarının da desteğiyle geçen geceli gündüzlü yoğun bir tempodan sonra beklenen o an gelmişti. Erika’yı tanıyanların benimsediği bir görüntü olsa da törene davet edilen çok sayıda konuğun gözleri damat ile gelin adayının dışında başka bir noktaya takılmıştı. Damadın sol kolundaki gelinin sol elinde bir tasma ve ucunda Labrador cinsi bir köpek yürüyordu. Üçü etraftaki şaşkın bakışlar altında kendilerini bekleyen rahibe doğru yaklaşıyorlardı. Hayatında kocasından sonra en önemli yere sahip olan 7 yaşındaki Daisy’siz bir tören yapamayacağına karar veren Erika onu günler öncesinden tören için eğitmişti. Daisy imza atmayı becerebilseydi belki de Erika onu tören şahidi yapabilirdi.
Amerikalıların hayvanlara duyduğu aşırı ilgi her geçen gün inanılmaz boyutlara ulaşıyor. Dozu kaçmış olsa da bu ilgiden dolayı hayvanların rahatsız olduğu herhalde söylenemez ama bazı insanlar bu konudaki rahatsızlıklarını yüksek sesle dile getirmeye başladı. Hayvanlara sunulan olanakların insanlara sunulmadığından şikayetçi olan bu grup, evcil hayvan sevgisinin abartıldığı görüşünde.
Konuyu rakamlara vuracak olursak bu abartılı ilginin ulaştığı boyutu anlamak daha kolay olacak. Geçtiğimiz yıl Amerikan halkının evcil hayvanları için yaptığı harcama 29 milyar doları buldu. Bu rakamın 2005 yılı itibarıyle 34 milyar dolar olacağı tahmin ediliyor. Bu rakamın her geçen yıl artması Amerikalıların hayvanlarına her geçen yıl daha özel bir sevgiyle bağlandığını gösteriyor.
Hayvan kuaförleri, sadece kedilerin kalabileceği televizyonlu yüzme havuzlu oteller, köpeklere psikolojik danışmanlık hizmeti veren sağlık şirketleri… Çığ gibi büyüyen bir sektörün bu yeni hizmet alanları birbiri ardına çoğalıyor. Hayvan kulüplerine kedilerini kaydedecek bir kişinin ödediği yıllık üyelik ücretle, bir lise öğrencisinin eğitimi için harcadığı yıllık bütçenin aşağı yukarı aynı olduğu bir ülkede hayvan sevgisi yeni bir sektörün ağız sulandıran karlı kapılarını da aralıyor.
Ekonomik durgunluk, kriz, çalkalanan borsa hayvanların gördüğü bu ilgiyi azaltmıyor. Aileler belki haftada bir kez sinemaya gitmeyerek harcamalarını kısmaya çalışıyorlar ama hayvanlarının alıştığı pahallı yiyeceği almaya devam ediyorlar.
Evlerinde besledikleri evcil hayvanlar aynı zamanda ailenin birer üyesi konumunda. Hatta pekçok kişi evcil hayvanlarının ‘hayvan’ olarak tanımlanmasına sinirleniyor.
Amerikan halkının yüzde 62’sinin evcil hayvan beslediği dikkate alındığında bu sektörün önemi daha iyi anlaşılıyor. Hayvanlara yönelik malzemelerin satıldığı mağazalara ilgi giderek artıyor. Beslemeyi düşünebileceğiniz her türlü hayvanın ihtiyaçlarını bu mağazalarda bulmak mümkün. Farklı cinslere özel üretilen oyuncaklar, diş fırçaları, tırnak parlatıcıları, onların dinleyebileceği türden müzikler ve seyretmekten hoşlanabilecekleri video kasetler bu dev marketlerde hemen alıcı buluyor. Yüzlerce çeşit kedi ve köpek maması, kuş ve balık yemleri, yılan oyuncakları, timsah havuzları, orangutan merdivenleri, maymun salıncakları ve daha nicelerini bu marketlerin raflarında görmek mümkün.
Amerikan halkının evlerinde besledikleri hayvanlara duyduğu ilgiye paralel gelişen hayvan ürünleri de mağazalarda göz kamaştırıyor. Hayvanlar için yapılan oyuncaklar her geçen gün çocukların ellerinden düşürmedikleri oyuncaklara benziyor. Daha teknolojik, daha eğitici, daha renkli, daha pahallı. Geçenlerde Los Angeles’ta yayımlanan bir dergide köpek sahibi ünlü bir reklamcıyla yapılan söyleşide söylenen sözler hayvan oyuncaklarının yakın bir gelecekte daha da renkleneceğini işaret ediyordu. Kendilerine ayırdıkları zamanın hızlı iş temposu yüzünden sürekli azaldığını dile getiren reklam şirketinin yöneticisi, köpeğine karşı duyduğu vicdan azabını anlatıyor ve onu her ay yeni bir oyuncakla ödüllendirerek bu duygusal çöküntüsünü tamir etmeye çalıştığını söylüyordu.
İnsanların yaşam alışkanlıklarını hızla değiştiren hayvanlar kentlerde kaldırımların da vazgeçilmez yayaları.
Hayvanlara yönelik sektördeki gelişmeler ister istemez başka alanları da etkisi altına alıyor. Köpeğine düşkünlüğüyle bilinen Amerikan ailesine pazarlanmaya çalışılan ürünlerin tanıtım reklamlarındaki köpek oyuncular bunun kanıtı. Özellikle araba reklamlarında köpek figürü her geçen gün önem kazanıyor. Hayvanlarına düşkünlüğüyle bilinen ailelerin bu özelliğini iyi kullanan üretici firmalar sadece reklamlarda hayvanları kullanmakla kalmıyor, tüketiciye pazarladıkları ürünleri hayvan varsayımına göre planlıyorlar. Son yıllarda üretilen jeep ve minivan gibi araçların arka kısımlarında hayvanlar için ayrılan özel bölümeleri bulunanlar en çok satılanlar listesine girebiliyor. Ülkenin en büyük araba üreticilerinden General Motors kedi ve köpeklerin araçlara biniş ve inişini kolaylaştıracak bir dizaynın yakında piyasaya çıkacağını simdilerde duyuruyor.
Amerikan İş İstatistikleri Bürosu’nun verilerine göre ülkede son on yılda en hızlı gelişen sektörlerden biri de veterinerlik. Hayvan sağlığı ile ilgili hizmet veren şirketlerin son beş yılda yüzde 44 oranında artış gösterdiği belirtiliyor. Kendi vucutlarının sağlığını bir türlü dengeleyemeyen Amerikalılar hiç olmazsa hayvanlarının güzel bir vucuda sahip olmasını istiyor. Bu yüzden artık kedi ve köpek maması tanıtımı yapan ürünlerden yerine düşük kalorili sağlıklı mamaların reklamlarına yer veriliyor. Bu ürünler de doğal olarak en çok satılan mallar arasında yer alıyor. Dünyanın en şişman toplumu pizza ve hamburgerden vazgeçemeyip kilolanmaya devam ederken hayvanlar sağlıklı besinlerini yiyip sporlarını yaptıktan sonra güne başlıyor.
Yazıya Erika’nın düğünüyle başlamıştık. Þaşkın bakışlarla başlayan bu ilginç düğün töreninden sonra Erika ve kocası bir haftalığına bayalına çıktılar. Bu gezi damadın o güne dek Erika’ya açıklamadığı bir sırdı. Tatil iki kişilikti. Balayının olaysız ve mutlu geçmesini arzulayan, Erika’nın geride bırakacağı köpeği için endişelenmesini istemeyen damat önlemini almıştı. Daisy için Los Angeles’da günlüğü 75 dolardan bir haftalık otel odası ayarlamıştı. Sadece hayvanların kalabileceği bu otele kedi ve köpeklerin özel araçlarla getirildiğini, kendilerini bekleyen televizyonlu suitlerine yerleştirildiğini öğrenen Erika, otelin bir de hayvanlara özel yüzme havuzu olduğunu öğrendiğinde gönül rahatlığıyla balayına çıkacaktı.