Amerika kıtasının keşfi, dünyanın çeşitli ülkelerinde baskı altında yaşayan insanlar için o dönemde yeni bir umut olmuştu. Kimi din baskısından, kimi yaşama şartlarının ağırlığından, bazıları da güç kullanılarak bu kıtaya göç etti. Bu insan mozaiğinin meydana getirdiği ABD, dünya coğrafyasında yerini alırken farklı kültürleri bu yeni kıtaya taşıyan insanlar kendilerine sığınabilecekleri bir toprak bulmanın sevincindeydi. Göç yıllarca sürdü, bugün de sürüyor.
Tarihten gelen bir özellik olsa gerek, ABD günümüzde dünyanın en çok göç alan ülkelerinin başında geliyor. Yasal yollardan bu ülkenin vatandaşlığını seçen insanların dışında illegal olarak ABD’de yaşamayı tercih edenlerin sayısı her geçen gün artıyor. Amaç eskisinden biraz farklı olsa da bu topraklara ayak basan umut yolcuları güzel bir yaşamın hayalini kuruyor. Ancak bu farklı dile, farklı dine sahip insanlardan hiçbiri Meksikalılar kadar bu düşe yakın görünmüyor. İki ülke düşünün, biri dünyanın süper gücü olsun, diğeri yoksulluğun yarattığı sorunların üstesinden gelemesin. Birinde yaşam standartları tavana vururken diğerinde ekonomik sorunlar ülkeyi kasıp savursun. Ve bu iki ülke birbirine sınır komşusu olsun. Sözünü ettiğimiz ülkeler, ABD ve Meksika. İki ülke arasındaki komşuluk ilişkilerinde gözle görünür problemler yaşanmasa da ABD ve Meksika’nın “hasıraltı” ettiği göç sorunu çığ gibi büyümeye devam ediyor.
Konuyu rakamlarla anlatmak gerekirse bu sorunun büyüklüğünü daha kolay anlamak mümkün olacak. Her ay ortalama 10 bin Meksikalı yasadışı yollardan ABD’ye giriş yapıyor. Bu sayı yılda 250 bin kişiyi buluyor. 270 milyonluk ABD’nin 55 milyonu illegal olarak bu ülkede yaşıyor. ABD’ye yasadışı yollardan yapılan girişlerde genellikle Meksika sınırı tercih ediliyor. Sayının büyüklüğü göz önüne alındığında bazı istenmeyen olaylar da meydana gelebiliyor, yani ABD’de özellikle bu göçmenlerin toplu halde yaşadıkları bölgelerde suç oranı sürekli yükseliyor.
İşte bu noktada Amerikan halkı da sesini yükseltiyor. Ancak sorunun çözümlenememesine kimse doyurucu bir yanıt veremiyor ve bu durum biraz zihinleri karıştırıyor. Dünyanın en gelişmiş güvenlik sistemlerini kullanan bir ülkenin sınır geçişlerini nasıl olup da önleyemediği zihinleri kurcalıyor. Bu noktada pek çok Amerikalının içinden mırıldandığı konuyu isterseniz biz size aktaralım. İllegal geçişler istenildiği takdirde engellenebilir, ancak bu yapılmıyor, çünkü ABD bu yolla ucuz işgücü kullanıyor. Ülkede kimsenin yapmaya yanaşmadığı pek çok iş Meksikalı göçmenler tarafından yapılıyor. Bu ucuz işgücü sosyal güvenlik de istemiyor. Onlar için önemli olan bir saat başına alacakları 5 dolarlık asgari ücret. Teksas, Arizona ve California, ABD’nin Meksika’yla sınırını oluşturan üç eyaleti. Teksas ve California eyaletlerinin son yıllarda aldığı geniş güvenlik önlemleri nedeniyle Meksikalı göçmenler Arizona sınırına yakın bölgelerde karşı tarafa geçecekleri en uygun zamanı kolluyor. 350 mil uzunluğundaki bu sınırda devriye gezen polislerin dışında herhangi bir güvenlik önlemi yok. Çöldeki bu alanda dikenli teller ya da buna benzer herhangi bir fiziki engel bulunmuyor. Meksika sınırında hazır bekleyen göçmenler özellikle sınır polisinin nöbet değişim saatlerinde geçişleri yapıyor. Sınırlı geçmeyi başaran göçmenler en yakın karayoluna ulaşıp ülkenin çeşitli eyaletlerine dağılabiliyor, yakalananlar ise sınır dışı ediliyor. Ancak bu insanlar hiçbir zaman umutlarını yitirmiyor ve ilk fırsatta sınırı tekrar geçmeyi deniyor. Sınır geçişlerini sağlamak amacıyla Meksika’daki yasadışı örgütler kişi başına 1000 dolar karşılığında göçmenlere sınırı geçirme sözü veriyor. Bu grupların ABD topraklarındaki uzantıları da sınırı geçenleri istedikleri yere ulaştırmakla yükümlü.
Geçmişte Meksika’nın sınırları içinde bulunan Teksas, Arizona ve California’da nüfusun büyük bölümünü “Hispanic”ler yani Meksika ve diğer orta ve güney Amerika ülkelerinden göçen insanlar oluşturuyor. Hatta bazı bölgelerde Hispaniclerin yoğunluğu yerli Amerikalıların sayısını geçiyor. Devlet dairelerinden bankalara, restoranlardan alışveriş merkezlerine kadar herkes İspanyolca konuşuyor, yazıyor. Bölgedeki sokak işçileri ve mahalle adları dahil İspanyolca. Bu üç eyaletteki Meksikalı nüfusun gücü, Meksikalı siyasilerin de rüyalarını süslüyor. Geçen günlerde ilk yurtdışı gezisini California’ya yapan Meksika Başbakanı, Los Angeles’ta kalabalık bir gruba hitaben yaptığı konuşmasında Meksikalılara kendisini seçtikleri için teşekkür edebiliyor.
İllegal sınır geçişleri ABD için ciddi bir sorun olarak algılanmasa da Amerikalılar bu duruma hiç de sıcak bakmıyorlar. Özellikle Meksikalı nüfusun yoğun olduğu bölgelerde harcamaların büyük bölümünü Amerikalıların evlerine, işyerlerine aldıkları güvenlik önlemleri oluşturuyor. Doğal olarak bu durum bazılarının da işine geliyor. Bölgede adı konulmamış bir işgücü hüküm sürüyor. Her şeyin parayla ölçüldüğü bir toplumda daha çok insan, daha çok ticaret anlamı taşıyor. Son günlerde Arizona’nın sınır kasabası Douglas bu söylediklerimize güzel bir örnek oluşturuyor. Tam anlamıyla yol geçen hanına dönen bu sınır kasabasında ticaretle uğraşan Amerikalılar hallerinden bir hayli memnun görünüyorlar. Ulaşım, konaklama ve yiyecek sektörlerinde göçmenler sayesinde bir patlama yaşanıyor. Hatta işyeri sahipleri kendi aralarında yaptığı bir ankette önümüzdeki yıl 200 bin göçmenin kasabalarına geleceğini tahmin ederek iş durumlarını bu sayıya göre ayarlıyor.
İki yıl öncesine kadar 2 otobüs şirketi bulunan kasabada bugün 30’un üzerinde otobüs şirketi ağırlıklı olarak göçmenlere hizmet veriyor. Motellerde üçüncü sınıf odaların fiyatları 40 ila 100 dolar arasında değişiyor. Yani her yıl binlerce Meksikalı, sağlam bir gelecek umuduyla bu topraklara bir şekilde giriyor. Kimi tutunuyor, kimi tutuklanıyor. Kendilerine böylesine riskli bir maceranın nedeni sorulduğunda ağızlarından iki kelime çıkıyor. “Por trabajo” yani bizdeki karşılığıyla “ekmek parası”.

13 Haziran 1999 Cumhuriyet Gazetesi