Fransa, İtalya ve Hırvatistan kıyılarını kaplayan Caulerpa taxifolia adlı katil yosun Türkiye sahillerine yaklaşıyor. Canlılara yaşam alanı bırakmayan yosun ekolojik dengeyi de altüst ediyor.
Olay 1984 yılında Monaco Akvaryumunda yapılan bir hata ile başladı. Bilim-kurgu filmlerinden aşina olduğumuz bir senaryo gibi gelişti. Akvaryumda görevli bir yetkilinin su deşarjı sırasında yaptığı hata fark edildiğinde artık iş işten geçmişti. Akvaryumun dekoratif süsü olan “caulerpa taxifolia” adlı zehirli yosun akvaryumun kanallarından denize ulaştı. Önceleri doğa dengesini tehdit edecek boyutlarda yayılma eğilimi göstermediği için dikkat çekmeyen yosun Akdeniz’de kendine uygun bir ortam bulup rahatça çoğaldı. Bu sinsi yayılma bir anda Fransa kıyılarını tehdit etme ye başladı.
Birkaç metrekarelik bir alandan on yıl içinde binlerce hektarlık alam kaplayacak kadar yayılan katil yosun, zehirli olduğu için diğer canlıların beslenme zincirine dahil olmuyor; bu da hızla üremesine yol açıyor. Diğer taraftan bu yosun son derece inatçı, dayanıklı ve hemen her ortamla uyumlu bir tabiat sergiliyor; sudaki oksijeni tüketerek işgal ettiği alanlarda diğer canlılara yaşam ve üreme hakkı tanımıyor.
Hollywood filmlerine ilham kaynağı olabilecek bu hikâye bugün Akdeniz’e kıyısı bulunan ülkeler için ciddi bir tehlikeye dönüştü. Yosuna “katil” sıfatına uygun gören bilim adamları uyarıları ni yaptı, gerekli önlemlerin alınabilmesi için yetkilileri harekete geçindi; ancak tüm girişimler katil yosunun Akdeniz’i istilasını önleyemedi.
Yayılma o kadar hızlı oldu ki, 1986 yılına sadece Monaco kıyılarında görülen yosun, 1990’da Fransa’ya, 1992’de İtalya ve İspanya’ya ve geçtiğimiz temmuz ayında da Hırvatistan kıyılarına kadar ulaştı.
Fransa’da 14 yıl önce başlayan bu tehlike artık Türkiye’yi de ilgilendiriyor. Çünkü karil yosun büyük bir hızla Türkiye sahillerine yaklaşıyor. Üreme dışında, “taşıyıcılarla da yayılıyor bu yosun… Özellikle balıkçı motorları ve yatlar aracılığıyla… Örneğin Marsilya’dan demir alan bir yatın çapasına ya da zincirine takılan yosun. Bu yatla Bodrum’a kadar gelebiliyor ve yatın limana demir atmasıyla da Bodrum’un sularında açılmasından sonra Doğu Akdeniz’de yayılma eğilimi gösteren caulerpa racemose gibi yosunlar da Türk delegasyonumum baskısı ve i kazları sonucu tehlikeli ve yayılımcı bir deniz canlısı olarak kabul edildi.
Zirveye Türk üniversitelerini temsilen katılan Dr. Mustafa Tolay, söz konusu yosun turunun kısa bir süre içerisinde Türkiye sahillerine de ulaşılmasından endi şe edildiğini belirtti. Güney ve Ege sahillerindeki sualtı zenginliğinin ölümüne ve turizm yatırımlarının tehlikeye girmesine neden olacak bu yosun için şimdiden gerekli önlemlerin alınması gerektiğine dikkat çeken Tolay, balıkların yemediği yosunun inanılmaz bir hızla yayılmaya devam ettiğini söyledi. Tolay, “Bu yosun türüyle mücadelede en etkili yöntem olarak bu yo sunu yiyen iki tür salyangoz üzerin de durulmaktadır” dedi.
Katil yosunla ilgili olarak bilimsel çalışmalarını sürdüren Dokuz Eylul Universitesi Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü öğretim üyesi Prof. Dr. Şükran Cirik, katil yosunu deniz dibindeki ateşe benzeterek şu açıklamalarda bulundu:
“Bu yosun hızla çoğaldığı için sudaki oksijeni tüketerek diğer canlıların toplu ölümlerine yol açıyor. Deniz dibinde adeta bir orman yangını çıkartarak tüm canlıları yok ediyor. İnsanla direkt teması sırasında bir tehlike oluşturmama sına rağmen gıda zincirine girerek, toksik özelliğinden dolayı insanlarda zehirlenmelere neden oluyor. Bu yosun AIDS gibi, Ebola virüsü gibi denizlerin baş belası olmuştur. Akdeniz’in ekolojik dengesine uymayan bir tinin diğer türlerle birlikte yaşayamaması dolayısıyla bu facia meydana gelmiştir.”
Evet, bilim adamlarının uyarıları böyle… Türkiye doğasını, turizmini ve balıkçılığını korumak istiyorsa, bir an önce harekete geçip gerekli tedbirleri almak zorunda… Yumurta kapıya dayanmadan…
Balıkçılar dikkat!
Denizbilimciler, yosunla karşılaşan denizci, balıkçı ve balıkadamların, yosunun başka bölgelere, kullandıkları teçhizata takılarak taşınmasının önüne geçilmesi için şu önlemleri almasını istiyor:
Denizciler ve tekne sahiplerinin, demir alacakları zaman çapa, zincir ve halatlarını çok dikkatli kontrol etmeli, teknelerin sualtı kısımlarını sürekli temiz tutmaları gerekiyor.
Balıkçılar denizden çektikleri ağ ve donanımlarını dikkatle kontrol etmeliler.
Balıkadamlar her dalıştan sonra dalış malzemelerini mutlaka gözden geçirmeliler.