İçişleri Bakanlığı’nca hazırlanan ancak henüz yasallaşamayan “Yerel Yönetimler Reform Tasarısı” yasallaşacağı günü beklerken, anayasada yapılması düşünülen değişiklikten yerel yönetimler de yararlanmak istiyor.
DYP-SHP koalisyonunun hükümet programında yer alan yerel yönetimlerle ilgili yasalarda yapılması düşünülen değişiklik bugüne dek gerçekleştirilemedi.
İçişleri Bakanlığı’nca hazırlanan ancak henüz yasallaşamayan “Yerel Yönetimler Reform Tasarısı” yasallaşacağı günü beklerken, anayasada yapılması düşünülen değişiklikten yerel yönetimler de yararlanmak istiyor.
Sözen’in görüşleri
Yerel yönetimlerde yapılacak değişiklikle ilgili olarak İçişleri Bakanlığı’na görüşlerini gönderen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Nurettin Sözen, özellikle idari ve mali vesayetlerle ilgili sorunların ve mevzuattan kaynaklanan problemlerin giderilmesi gerektiğini bildirdi. Sözen, tüm girişimlere karşın büyükehir belediyelerinin sınırları içinde tahsil edilen vergi gelirlerinden bu belediyelere aktarılacak payın yüzde 5’ten yüzde 6’ya çıkartılmasının hâlâ gerçekleştirilemediğini söyledi. 1580 sayılı yasanın zamanın şartlarına cevap veremediğini, 3030 sayılı yasamın ise bir çerçeve yasası olduğunu ifade eden Sözen, bunun siyasal anlayışların birleştirilmesi yönünden ciddi sorunlar doğurduğunu belirtti. 1981 yılında yürürlüğe giren 2464 sayılı Beledi-ye Gelirleri Yasası’nda vergi üst sınırlarının çok düşük kaldığını kaydeden Nurettin Sözen bunların yükseltilmesinin zorunlu olduğunu belirterek şunları dedi:
“İstanbul Büyükşehir Belediyesi, kentin sorunlarına çok dar mali olanaklarla yaklaşmak zorunda kalmaktadır. Oysa 8 milyon nüfusu ve yıllık yüzde 4.5 oranındaki nüfus artışı ile İstanbul’un sorunlarına 10 trilyonluk bütçe olanaklarıyla yanıt vermek hemen hemen olanaksız görünmektedir. 1992 yılında İstanbul’da yaratılan 300 trilyon lira tutarındaki katma değerin ancak yüzde 3.3’ü belediyeye aktarılmıştır. Bu gelir düzeyi ile sorunlara çözüm bulmak olanaksızdır. Kanunlarda yapılacak düzenlemelerle bu sorunların aşılması gerekmektedir.”
Mimarlar Odası Başkanı Oktay Ekinci, Türkiye’de yerel yönetimlerin katılımcılık yerine tek adam yönetimi anlayışını ve özellikle vesayeti esas aldığını, bu anlamda yerel yönetimlerin Batı’daki örnekleriyle çeliştiğini söyledi. Sağlıklı bir kentleşme ve uygar bir toplum için yerel yönetimlerdeki monarşik yapılanmayı değil, demokratik yapılanmayı kollayan ve geliştiren bir hukuk reformuna ihtiyaç olduğunu kaydeden Ekinci, şunları dedi:
“Anayasadaki yeni yaklaşım yöresel demokratik oluşumların yerel yönetimlerle bir arada kente dönük sorumlulukları ortaklaşa üstlenmelerine ve demokratik denetimi güçlendirilmiş bir ekonomik özgürlük anlayışına ağırlık verilmesine dönük olarak ele alınmalıdır. Buna bağlı olarak, özellikle hemşerilik bilincinin örgütlenmiş topluma dönüşmesi yönünde de bunu özendirecek ve koruma altına alacak bir yerel yönetim hukuku geliştirilmelidir.”
Bağımsız yönetim
İstanbul Teknik Üniversitesi öğretim üyelerinden Prof.Dr. Mete Tapan da yerel yönetimlerin daha bağımsız ve özgür bir sisteme kavuşturulması gerektiğini söyledi. Yerel yönetimlerin mali özerkliğinin sağlanmasi gerektiğini ifade eden Prof. Dr. Tapan konuyla ilgili şunları söyledi:
“Yerel yönetimlerde merkezi hükümetin vesayetinin azaltılması gerekiyor. Hiç karışmasın demiyorum. Üniter bir devletiz. Merkezi hükümetin genel bir koordinasyonu olabilir. Herşeyden önce yerel yönetimlerin mali özerkliğinin olması gerekiyor. Örneğin İstanbul’dan toplanan gelirlerden belediyenin aldığı pay arttırılmalı. Ístanbul’dan toplanan vergi gelirleri tekrar Istanbul’a dönmeli.”
10 Mart 1993 Sayfa 3