Santa kuzey kutbuna dönerken…

26/12/2005

Christmas döneminin bir simgesi çam ağacıysa, diğeri de bu ağacın dibine hediye bırakması beklenen Santa’dır. Turizm Bakanlığı’nın gayretlerine rağmen Santa, Amerikalıların gözünde hâlâ Kuzey Kutbu’nda yaşayan beyaz sakallı, tonton bir yaşlıdır. Amerika’da hiçbir çocuk onun Akdeniz sahillerindeki bir kasabadan yola çıkıp karlı damlardaki bacalarından süzülerek eve girdiğini hayal etmez. Adını hiç duymadıkları Demre’nin de onlar için bir anlamı yoktur. Buradaki çocukları kafalarındaki Santa imajıyla baş başa bırakıp bu isimle çocuklar arasında yaşanan kandırmacaya dönelim.

Aslında aileler razı, çocuklar razı… Santa’nın da işine geliyor bu küçük yalan. Bu sayede bütün bir yıl oturup, birkaç gün çalışan Santa’lar köşeyi dönüyor. Her ne kadar ‘bu işi para için yapmadıklarını’ belirtseler de Santa’cılık, Christmas döneminin en cazip mesleklerinden.

Çocuklar, Santa’nın Kuzey Kutbu’nda yaşamadığını, mahallelerindeki yaşlı Peter amca olduğunu öğrendiklerinde tabii ki iş işten geçmiş oluyor. Onlar da kendi çocukları için Santa yalanına devam edeceklerini biliyorlar.

Christmas döneminde Amerika’daki her alışveriş merkezinde tanıdık bir sima karşınıza çıkıverir. Beyaz ponponlu kırmızı şapkasıyla, beyaz sakallı, pamuk saçlı, kırmızı burunlu, göbekli bir Santa’dır bu kişi. Elindeki çanıyla çocukları çağırır, onlara kocaman bir ‘Hoh hoh hoo’ kahkahası yollar ve sırtındaki hediye dolu çuvalıyla onları çılgına çevirir. Onu görüp yüzünde tebessüm belirmeyen çocuk var mıdır diye merak edersiniz. Ýyi Santa, kötü Santa fark etmez. Çocukların beynindeki Santa tektir. Kuzey kutbundan yılın bu mevsiminde yola çıkıp kendi semtlerindeki alışveriş merkezine uğrayan Santa’nın önünden, kulağına fısıldamadan geçen bir çocuk göremezsiniz. Çocuklar, bu dileklerinin Santa tarafından yerine getireceğinden emindir. Her ne kadar e-mail çağını yaşasak da Santa’ya mektup yazmayan çocuk neredeyse yok gibidir. En güzel kâğıtlarını, en renkli kalemlerini seçerler. Ýsteklerini sıralayıp mektubu kendi elleriyle posta kutusuna atarlar. Yılın bu döneminde postanelerde biriken mektupların bir bölümünde isim ve adres hep aynıdır. Santa Claus, Kuzey Kutbu…

Amerika’da yaşayan herkesin bir Christmas anısı olduğuna inanırım. Bu bayrama inanın ya da inanmayın, bu kültürü benimseyin ya da reddedin. Yolda yürürken sevimli bir tebessümle size ‘Mutlu bayramlar’ diyen çocuklara siz de aynı güler yüzle karşılık verirsiniz. Öğrenciyseniz, Christmas’ın bir haftayı aşan tatilini iple çekersiniz. Çalışıyorsanız, iş arkadaşlarınızın sizin için özene bezene hazırladığı hediyelere bir karşılık da siz verirsiniz. Sabahları radyonuzdan yayılan müzik güne mutlu başlamanızın ilk nedenidir. Siz bu bayrama inanmadığınız için belki evinizi ışıklarla süslememiş, oturma odanızın en kıymetli köşesine bir çam ağacı koyup onu ışıklandırmamış olabilirsiniz. Ama kapınızı açıp sokağa adım attığınızda sizden başka herkesin evi günler öncesinden hazırlanmış, bahçelere, damlara, pencerelere, kapılara Santa ve Ren geyiklerinden oluşan süsler yerleştirilmiştir. Gündüz başka, gece bir başkadır bu sokaklar. Evlerdeki rengârenk süslemeler aklınızı çeler durur. Dışardaki soğuğa ve kara aldırmadan bu ışıl ışıl sokaklarda yürümek istersiniz.

Gençler nedense Christmas döneminde biraz daha duygusal olur. Bu dönemde piyasaya çıkan Hollywood yapımı filmlerin bunda etkisi büyüktür. Nasıl başlarsa başlasın Christmas filmlerinin ortak bir özelliği vardır: Mutlu son. Alışveriş yaparken tanışan, sonra birbirinin izini kaybeden, Christmas gecesi tekrar karşılaşan âşıklar bu filmlerin baş kahramanlarıdır.

Bu dönemi en keyifli geçiren grup kuşkusuz çocuklardır. Ancak onların heyecanını yakından yaşayan büyükler için de Christmas’ın özel bir anlamı vardır. Aile büyüklerine ziyaretler başlar. Anneler babalar yıl boyunca göremedikleri çocuklarıyla Christmas gecesi, hazırladıkları özel yemeklerle masanın başında bir araya gelirler. Yaşlılar da en az çocuklar kadar sabırsızlıkla beklerler bu dönemi. Uzun zamandır görmedikleri aile fertlerinin onları hatırladığı bir zamandır Christmas.
Herkesin birbirine hediye vermesi gelenektir. Ne olursa olsun bir hediye.

Amerika’da alışveriş sezonunun en çılgın döneminin Christmas’a rastlaması bu yüzden tesadüf sayılmaz. Bu ülkede yaşayan herkesin anlatacak bir Christmas hikâyesi vardır. Müslümanı, Yahudisi, Hindusu, dinsizi fark etmez. Bu dönem hoşgörünün, iyi niyetin ve sevginin simgesidir. Dışardaki soğuğa rağmen, insanlar sıcak, yüzler güler, dilekler sevgi doludur.

26 Aralık 05

Remzi Gokdag

Remzi Gökdağ gazeteci, yazar ve dijital yayıncıdır. Başka Şehirler, Sevgili İstanbul, Amerikan Medyası’nda 11 Eylül ve Park Otel Olayı kitaplarının yazarıdır.

Başka Şehirler
Önceki Yazı

Yeni yıl tesellisi daha zayıf Amerika

Sonraki Yazı

2006 daha güzel olacak