2005 yılını uğurlayıp 2006’ya ‘merhaba’ dedik. Aralık ayının son gününü ocak ayının ilk gününe bağlayan geceler bir başkadır. Sadece yılbaşı kutlamalarıyla geçen dakikalardan bahsetmiyorum.
O yılın muhasebesinin yapıldığı, gelecek yıla dair umutların sıralandığı anlar… İyiyi, güzeli, sağlığı, mutluluğu, parayı, sevgiyi isteyip, bütün olumsuzlukları geçmişin karanlık zindanlarına havale ettiğimiz anlar… Adettendir, hep iyi dileklerde bulunuruz yeni yılın ilk günü. Bu günün diğerlerinden bir farkı olmadığını bilmemize karşın, içimizdeki umutla başlarız güne. Ertesi gün unutulan, günlük tempoda kolay kolay hatırlanmayan güzel hedeflerimiz olur. Ama olumsuzluklar da yaşamın bir parçasıdır ve yürüdüğümüz yolda bunların zaman zaman karşımıza dikileceğini biliriz. Arzu edilmese de gerçek hayatta umutların yol arkadaşıdır hayal kırıklıkları… Hazırlıksız yakalarlar bizi, davetsiz gelirler, planlarımızı altüst ederler.
Yeni yılın ilk günü yazacak onca şey varken olumsuzlukları niye yazıyorum? Hayatın bize oynadığı oyunun en kesin kuralı olduğu için…
Umutlarımız her zaman olacak, tıpkı hayal kırıklıklarının olduğu gibi. Yeni yılın ilk günlerinde aklımıza getirmemek için uğraşsak da hayatımızdaki engebelerden kurtulmanın bir formülü yok. Yeni bir yıla girerken iyimser olmak biraz da insanın doğasında aslında. Savaşların, felaketlerin olmamasını, sevdiklerimizin her zaman yanımızda, işlerimizin her zaman rayında olmasını dileriz. Barışı gönülden ister, nefretin geçmişin sayfalarına gömülmesini temenni ederiz. Çok şey mi bunlar… Değil tabii. Her yeni yılın yeni umutlarla geldiğini kabul edersek, beklentilerimizin de iyiden, güzelden yana olmasında hiçbir yanlışlık yok. Ancak bu taleplerimizi sadece yılbaşlarında hatırlamak ne kadar doğru? Yaşamın felsefesi olabilecek bu temenniler başka günlerde neden unutulur?
2005’e girereken büyük umutlarımız vardı. Aynı şekilde 2006’ya girişte bu umutlar tekrarlandı. 2007, 2008… gelecek yılbaşlarının sayısı bilinmez ama yaşadığımız sürece her yeni yılda güzel dileklerimiz eksik olmayacak.
Geçtiğimiz yılbaşına umutla giren fakat sonrasında hayal kırıklığı yaşayanların sayısı az değil. New Orleans sakinleri acaba kentlerinin bir kasırgayla yerlebir olacağını düşünmüş müydü, ya da Asya’da yaşanan felaketlerin kurbanları 2005’in yeni yıl temennilerinde o felaketleri yaşayacakları akıllarına gelmiş miydi? Yaşam devam ediyor ve bize yeni yılın ilk günü, umut dolu yarınları hayal etmekten başka birşey düşünmeye fırsat vermiyor.
Hayatın renkleri içinde beyazlar kadar siyahların da olduğunu, hayaller kadar hüsranların da yaşamın bir parçası olduğunu unutmamakta fayda var.
2005 yılında herşey mükemmel miydi? Elbette hayır. Hedeflerimiz vardı. Bunlar için çalıştık, çaba harcadık. Bir hedefi yakalamak kadar o hedefe ulaşmak için harcanan zaman ve emek de önemlidir. 2005 yılında gerçekleştiremediklerimiz için 2006’da kendimize bir şans daha tanımalıyız. Her yılın bir öncekine göre daha güzel olması bu yüzden biraz da bizim elimizde. Yılmamak, hedeflerden vazgeçmemek, belki de çıtayı biraz daha yükseltmek gerekiyor. Bunu yapabilmek için gereken gücün yine bizde saklı olduğuna inanıyorum.
Bu yıla başlarken yine aynı şeyi yapacağım. Eskiden bir kağıda yazardım. Artık bilgisayarın karşısına oturum not tutuyorum. Bir önceki yılda yapmak isteyip de yapamadıklarım nelerdi? Neden sevdiklerinize daha fazla zaman ayıramadığınızı, çok isteyip de göremediğiniz uzak mekanları, gerçekleştiremediğiniz düşleri bu listede sıralayın. Sonra da yeni bir sayfa açın kendinize. ‘Bu yıl hedeflerim neler olacak?’ diye başlayın yazmaya. Uzun bir liste olabilir… Kendinize bu zamanı ayırın. Geçmişte yapmak isteyip de yapamadıklarınızın nedenlerini düşünün. Bu yılki hedeflerinizi gerçekleştirmenizde bu listenin faydası olacaktır.
Yeni yılda mutluluk ve iyi niyetli temennilerimiz olacak. Tadımızı kaçırsa da olumsuzluklara karşı herzaman hazırlıklı olmanın da faydalı olacağı inancıyla 2006’nın hepinize hayal kırıklıkları az, mutlulukları çok, umutlarınızı yakaladığınız bir yıl olmasını diliyorum.