Medya Kara Panter’in peşinde

Bundan tam 79 yıl önce İsviçre’de ilginç bir olay yaşandı. 1933 yılının ekim ayında, Zürih Hayvanat Bahçesi’nde olağandışı bir hareketlilik vardı. Ziyaretçilerin ilgi odağı bir panter, önce kendine ayrılan alanı sonra da hayvanat bahçesini çevreleyen güvenlik duvarını aşarak kaçtı. Kayıplara karışan panterin dikkat çekici bir özelliği vardı. Sarı gözleri, bembeyaz sivri dişleri dışında bütün vucudu siyahtı.

Haber kısa sürede yayıldı. Firari panter nedeniye kentte güvenlik önlemleri arttırıldı. Zürihlilerde korkuyla karışık heyecanlı bir bekleyiş başladı. İnsanlar bir süre sokağa çıkmaya çekindi. Kenti çevreleyen orman dururken panterin yerleşim alanlarını ziyaret etmesi düşük bir olasılık olsa da aileler çocuklarını sokağa salmadı. Ertesi gün, “Kara Panter Zürih Sokaklarında” manşetiyle çıkan gazeteler de fitili ateşlemeye yetti.

Panterin bulunması için avcılar alarma geçti. Ölüm makinası olarak tanımladıkları hayvan görüldüğü yerde vurulacaktı. Ülkede o güne dek görülmemiş bir av partisi başladı. Dağ taş iz sürüldü. Ancak önlerinde ciddi bir engel vardı. Havalar soğumaya başlamıştı. Panterin dondurucu kış şartlarına yenik düşeceği tahmin ediliyordu. Arama çalışmalarından bir sonuç alınamadı.

Karla kaplı beyaz doğada kapkara bir panterin iz bırakmadan, kimseye görünmeden yaşamayı başarması “Kara Panter Efsanesi”nin oluşmasına katkıda bulundu. Ülkenin gazeteleri günlerce ‘Kara Panter’ haberleriyle çıktı. O günlerde konuyla ilgili yaklaşık 800 tane haber ve makale yayınlanmıştı. Bunların içinde yabancı gazetelerde çıkan haberler de vardı. Panter, çizgi romanlara konu oldu. Ressamlar karda yürüyen Kara Panter tabloları yapmaya başladı. Uzmanlar radyoda saatlerce hayvanın özelliklerini anlattı. Panter haberleri gazetelerin tirajlarına kısa sürede yansıdı. İçinde Kara Panter haberi geçen gazeteler satışını arttırırken, konuya uzak kalmayı tercih eden ciddi gazetelerin tirajı düşüyordu. Meraklı halkın yakın ilgisi nedeniyle bu haberlerin ardı arkası kesilmedi. Köpek izlerini panter iziyle karıştıranlara, bahçesinde panteri gördüğünü iddia edenler katıldı. Dağlarda hareket eden siyah bir hayvandan söz edenler de çoğunluktaydı. Halk medyayı, medya da halkı tahrik edip durdu.

Kara Panter’in firari yaşamı uzun sürmedi. Soğuk hava şartlarına iki aydan fazla dayanabilen tropikal hayvanın yolu Zürih ile St. Gallen arasındaki ormanlık alanda ağaç kesen bir işçiyle kesişti ve panter işçi tarafından öldürüldü. 17 Ocak 1934 günü gazeteler Kara Panter’in öldürüldüğünü haberini manşetlerine taşımıştı. Panter haberleri bir süre daha devam ettikten sonra sona erdi.

Bugünlerde yeni bir “Kara Panter Olayı” daha yaşanıyor. Nereden çıktığı belli olmayan bu haberler bir anda çok satan gazetelerin sayfalarında ve internet sitelerinde yer buldu. Henüz efsane haline gelemedi ama medyanın bu konudaki “çalışmaları” devam ediyor. Birkaç görgü tanığının ifadesiyle konu gündemden düşmüyor. Haberler birbirinden çekici Kara Panter fotoğraflarıyla süslenip gazete sayfalarında yerini alıyor. Birkaç kişi panter için ormanda tuzak bile kurmuş. Bazı bölgelere harekete duyarlı kameralar yerleştiriliyor. Panterle karşılaşılması durumunda neler yapılması gerektiği ayrıntılarıyla anlatılıyor. Uzmanlar panterin tekrar nerede görülebileceği konusunda tahminler yürütüyor. Ancak bugünkü hikayenin 79 yıl önce yaşanan olayla önemli bir farkı var. 1934 yılında ortada gerçek bir Kara Panter vardı ve yaklaşık üç ay karla kaplı ormanlarda yaşam mücadelesi verdi. Bugün ise ortada bir panter yok. İnsanlar Kara Panter’i gördüğünü iddia etse de ortada elle tutulacak bir kanıt yok. Yetkililer denetimleri altında bulunan herhangi bir hayvanın kayıp olmadığını açıklamaya devam ediyor. Ancak bu açıklamalar uzun paragraflı zorlama haberlerin en alt satırlarında kısaca yer alıyor. Gazeteler 79 yıl öncekilere benzer başlıklarla çıkıyor. Medyanın olağanüstü çabasıyla, üstelik haberin gerçek kahramanına bile ihtiyaç duyulmadan yeni bir efsane yaratılıyor.

Bu hikaye size birşeyler hatırlatıyor mu?

10 Haziran 2012 günü Cumhuriyet Gazetesi’nde yayınlandı.

Remzi Gokdag

Remzi Gökdağ gazeteci, yazar ve dijital yayıncıdır. Başka Şehirler, Sevgili İstanbul, Amerikan Medyası’nda 11 Eylül ve Park Otel Olayı kitaplarının yazarıdır.

Başka Şehirler
Önceki Yazı

Galata’nın ilham perisi

Sonraki Yazı

Venedik’te kaybolmak