Görünmez kentlere yolculuklar

Tuhaf yerler şimdiki durumlarından çok geçmişte oynadıkları rol ve hikayeleriyle de ilgimizi çekiyor. Oralara gitmek için eskiden olduğu gibi bugün de haritalara ihtiyacımız var.
19/05/2024

Haritalar yeryüzündeki konumumuzu belirler ancak referans noktaları gökyüzündeki yıldızlardır ve her biri yolculuk fikrinin temelini oluşturur.

Eski zamanlarda seyahat etmek, çoğu zaman bilinmeyene doğru bir yolculuğa çıkmaktı. Varış noktası belirsizdi. Oraya giden yol üstünde sayısız spekülasyonlara konu olan tehlikeler vardı. Giden yolcu, o noktaya ulaşmayı hedefleyerek yola çıkardı. Ancak sağ salim geri dönmesi bir yana gideceği yere ulaşabileceği bile belli değildi. O yolculukların pek çoğu tamamlanamadı. Sonu intaharlara varan keşif gezilerinden geriye sadece hikayeler ve haritalar kaldı.

Bir zamanlar hayal ürünü olan ve ulaşılması imkânsız olan yerlere artık birkaç saatte gidebiliyoruz. Dünyanın diğer ucundaki şehirleri kendi mahallelerimiz kadar tanıyoruz. Artık çok azımız dünyanın düz olduğuna inanıyoruz.

Eskiden kabataslak çizilmiş bir haritanın uzak köşesindeki ejderha işaretlerinin yerini bugün tanınmış markaların mağazaları ve oteller aldı. Google Maps ya da TripAdvisor’da geçirilen kısa bir zaman bize atalarımızın rüyasında göremeyeceği farklı dünyaların kapılarını aralıyor. Gezegenimizin yörüngesindeki uydulardan bilgi yayan GPS sistemleri gece gündüz bize rehberlik ediyor. İlk çağlarda olduğu gibi bugün de dünya üzerindeki yerimizi öğrenmek için gökyüzünün karanlıklarından gelen bilgiye muhtacız.

İtalyan yazar Italo Calvino, Görünmez Kentler adlı muhteşem eserinde Trude adında kurgusal bir metropol icat eder. Bu kentin özelliği, her yerin birbirinin tıpatıp aynısı olmasıdır. “Trude’ye vardığımda şehrin büyük harflerle yazılmış adını okumamış olsaydım kalkış yaptığım havaalanına indiğimi sanırdım,” der Calvino… Öykünün sonunda, Trude’nin diğer pek çok yerle olan benzerliğinden sıkılan yolcu ayrılmak için adeta yalvarır ancak kendisine tamamen aynı olan başka bir Trude’ye varacağı söylenir. Çünkü dünya, başlamayan ve bitmeyen tek bir Trude ile kaplıdır. Sadece havaalanların adı değişecektir.

Neyse ki dünya aramasını bilene baş döndürücü çeşitliliğe sahip bir yer. Sıra dışı ve farklı mekanlara duyduğumuz iştah, yeni teknolojilerin ve paylaşılan bilgilerin ışığında her geçen gün artıyor.

Tamamen terk edilmiş, uzun süredir gözlemlenmemiş, yıkılmaya yüz tutmuş yerler keşfetme iştahımızı kabartıyor. Herkesten uzakta adını bile bilmediğimiz yerlerden çekilmiş fotoğrafları gördüğümüzde oraya gitmenin hayalini kuruyoruz. Böyle yerlerin görüntüleri Instagram’da ya da diğer sosyal medya sitelerinde en çok görüntülenen fotoğraflar oluyor.

Tuhaf yerler şimdiki durumlarından çok geçmişte oynadıkları rol ve hikayeleriyle de ilgimizi çekiyor. Oralara gitmek için eskiden olduğu gibi bugün de haritalara ihtiyacımız var. Haritalar bize sadece yeryüzünde bulunduğumuz konumu göstermekle kalmıyor nerelere gidebileceğimizin de yollarını önümüze seriyor.

Haritalarımızı yanımızdan ayırmayalım. İçinde kaybolacağımız isimsiz kentlere ulaşmamızı sağlayacak başka neyimiz var.

Remzi Gokdag

Remzi Gökdağ gazeteci, yazar ve dijital yayıncıdır. Başka Şehirler, Sevgili İstanbul, Amerikan Medyası’nda 11 Eylül ve Park Otel Olayı kitaplarının yazarıdır.

Başka Şehirler
Başka Şehirler - Remzi Gökdağ
Önceki Yazı

Başka Şehirler

Sonraki Yazı

Fani hayatlar, sufi tadlar