Bir şarkıdır Antep söylemesini bilene 01

Bir şarkıdır Antep

Yaz güneşinin kavurduğu bir ağustos günü yolumuz bir kez daha Antep‘e düştü.

Hava kararırken etkisini az da olsa kaybeden sıcak, yerini tatlı bir serinliğe bırakıyordu.

Antep’in yanı başındaki bir bağ evinde serin bir yaz akşamına merhaba diyorduk.

Sevdiklerimiz dört bir yanımızda, bize uzak olanlar da kalbimizin en aydınlık köşesindeydi.

Bağda dolaşırken bir yandan tertemiz toprak kokusunu soluyor bir yandan da akşam yemeğinden sonra masamızı süsleyecek meyveleri ağaçlardan koparıyorduk. Neler yoktu ki küçük beyaz kovamızda… Kirazlar, armutlar, elmalar, şeftaliler… Dalından koparılmış domatesler, biberler, salatalıklar…

Ve nihayet günün beklenen anı yaklaştı. Kebap için geri sayım başladı. Yapılan hazırlıklar birazdan mangalda buluşacak ve muhteşem bir lezzete dönüşecekti.

Kentin usta kasaplarından alınan etler, bahçeden toplanan sebzelerle birleşti. Balcanlar (patlıcan) itinayla şişe saplandı. Masanın etrafında telaşlı bir koşturmaca başladı. Herkes birazdan ortaya çıkacak sanat eserinin bir parçası olma telaşındaydı. Şişlere saplanan balcan kebabı mangala hazırdı. Her bir şiş ateşin üzerine özenle yerleştirildi.

Güneş, ceviz ağaçlarının ardından batarken bulutsuz bir gökyüzünün lacivertine yeni beliren yıldızlar eklendi.

Bahçedeki gül kokuları armut ağacının yapraklarından gelen rüzgarla birleşip kebabın dumanında dans etmeye başladı.

Bir yandan yiyor, bir yandan sohbet ediyorduk. Henüz yarınki yemeğin ne olacağı tartışması başlamasa da birazdan ateşle buluşacak künefe tepsisi hazırlanıyordu.

Ziyafetin ortasında bir mola verip sohbete daldık. O sırada bizi evinde ağırlayan büyüğümüz masadaki şişleri eline alıp keman konumuna getirdi. Birazdan vereceği tek kişilik unutulmaz bir konsere hazırlanıyordu İbrahim Germeyan.

Önce ud taksimi, ardından Türk Sanat Müziğinden eşsiz örnekler… Masadaki herkes pür dikkat onu izliyor. Sesi Antep’in bu güzel akşamında yemyeşil bağdan çıkıp rüzgarla birlikte yolunu buluyor. Nağmeler komşunun bahçesine gidiyor, oradan Antep’in yeşil tepelerine yansıyor ve hatta uzaklara çok çok uzaklara ulaşıyordu. Bestelerin her notasına gizlenmiş anılar İbrahim Germeyan’ın güler yüzüne bir kez daha yansıyordu. Unutulmayacak bir geceye tanıklık ettik…

Sıcak yerdir Antep. Bu sıcaklık Anteplilerin yüreklerine de yansır. Hele karşılarında Antepli olmayan misafirleri varsa… Kapılarını sonuna kadar açarlar, kalplerini de. Sofralarında baş tacı olursunuz, gönüllerinde de. Kebabın en güzeli size gelir, ekmeğin en tazesi sizin için ayrılır. Suyun en soğuğu önce sizin bardağınıza dökülür, baklavanın en güzeli yine size verilir. Eğer Anteplinin masasında Antepli olmayan bir misafiri varsa ona masanın adabı, kebabı yemenin ince sanatı da gösterilir. Evet kebabı hazırlamak kadar pişirmek de bir sanattır ama kebabı yemek başlıbaşına bir hüner ister. Çünkü kebap sohbetin temelidir, dostluğun harcıdır, sevginin, saygının anahtarı yine onda gizlidir. Hazırlaması, pişirmesi nasıl ustalık istiyorsa onu yemek de bir beceri ister. Bunu Antepli bilir, Antepli olmayanlar da onlardan öğrenir. Antep kültürünü bilmeyenlere kuralları anlatmak, yolu yordamı göstermek her Anteplinin vazgeçilmez bir görevidir.

Kıymetini bilen için güzel yerdir Antep, dinlemesini bilene de kulaklardan silinmeyecek bir şarkıdır… Mangalı çoktur Antep’in, yeşili, bağı, bahçesi de herkese yeter. Kebabını zaten anlatmaya gerek yok. Yolunuz Antep’e düşerse kentin sunduğu eşsiz lezzetleri tadacağınızdan şüphem yok. Ama İbrahim Germeyan‘ı herkesin tanıma fırsatı olmayabilir. Tanısanız da sesindeki güzelliği her zaman duyamayabilirsiniz. Onun fasılları dost meclislerinde sınırlıdır. Bu yüzden bu sayfada kebabın lezzetini yeterince anlatamasam da o geceden geriye kalan birkaç şarkıyı kendisinden aldığım izinle burada sizinle paylaşmak istedim.

1. Bölüm

2. Bölüm

ARŞİVDEN SEÇMELER...
Çölde bir gece

Uzak gökler altında yaptığım bu yolculuğun heyecanı diğerlerine benzemiyordu. Saatlerce yol aldım.

Önce gezginim

Gördüklerimi not alırım. Her anın güzelliğini o anı yaşadıktan hemen sonra bir yerlere kaydetmek gerekir.

İstanbul’u dinliyorum

Eski İstanbul’a dair anılarını duymak istediğim kişilerden biri de meslek büyüğümüz Hasan Pulur'du.

Madem yalnız değiliz

Okyanus kenarında, karanlık bulutların altında bir sahil. Görüntü varla yok arasında, hisler dorukta.

Önce gezginim

Gördüklerimi not alırım. Her anın güzelliğini o anı yaşadıktan hemen sonra bir yerlere kaydetmek gerekir.

Başka Şehirler
Dear Istanbul
remzi gokdag

Remzi Gökdağ gazeteci, yazar ve gezgindir. Başka Şehirler, Sevgili İstanbul, Amerikan Medyası’nda 11 Eylül ve Park Otel Olayı kitaplarının yazarıdır.

1 bir kişi yeter remzi gokdag

Bir Kişi Yeter

Kalabalığın ortasında kaybolmak, yalnız kalmaktan çok daha tehlikelidir. Yalnızlık bize aynalar gösterir; kalabalık ise sadece maskeler dağıtır…
2 Remzi Gökdağ

Hüznün fotoğrafı

İstanbul'a akşam çökmektedir. Minarelerin suya düşen gölgeleri kaybolurken bir adam belirir. Rıhtımdaki sandalyelere kamerasını doğrultur ve basar deklanşöre. Karanlık yoğunlaşır, adam, sandalyeler,…
3 Remzi Gökdağ

Bu da Benim İstanbul’um…

Şehir sadece haritalarda değil, hafızalarda da var olur. Her adım bir anıyı, her köşe bir hikâyeyi çağırır. Herkesin kendine sakladığı bir İstanbul…
4 Remzi Gökdağ

Kendi Rotanı Takip Et

Bazen unutulmuş bir anı rotanızı baştan sona değiştirebilir. Önemli olan, iç sesinizi takip etmek ve seyahate kendi kişisel dokunuşunuzu katmaktır…
5 Rubulhali çölü

Kumun Atlantis’i

Bazı yerler coğrafi bir bölge olmanın ötesine geçip ruhun derinliklerine işleyen birer sembole dönüşürler. Rubülhali Çölü bunlardan biridir. "Boşluk" anlamına gelen ismiyle…
6 Remzi Gökdağ

Tutkunla Var Ol

Yaşamın özü, gözümüzü biraz olsun açıp, küçük anların içinde saklı olan büyük anlamı fark edebilmektir. Bu basit ama derin hakikat, hayatın en…
8 kaybolan sehir

Unutulan Şehrin İzinde

Bazen hayat en güzel sürprizlerini bir kitabevinin rafında saklar. Yan yana duran iki kitap, aslında yıllar öncesinden başlayan bir dostluğun sessiz tanığı…
9 ölü internet teorisi 1

İnterneti Robotlar mı Yönetiyor?

İnternet, bir zamanlar özgür fikirlerin, insan yaratıcılığının ve sınırsız bilginin merkeziydi. Oysa bugün, çevrimiçi dünyanın perde arkasında görümez, gizli bir ordu var.…
10 Remzi Gökdağ

İnterneti Zehirleyen Azınlık

Sosyal medyada gördüğümüz öfke ve kutuplaşma, toplumun gerçek sesi değil; küçük bir azınlığın gürültüsü. Algoritmalar bu aşırı sesleri öne çıkarıyor, makul çoğunluğu…
newyork 2013 012
Önceki Yazı

New York, New York

DSCF3444
Sonraki Yazı

Akdeniz… Yeniden!