Şeref stadımız vardı

Beşiktaş’ta, Çırağan-Kempinski Oteli’nin bulunduğu alanda eskiden Şeref Stadyumu vardı. Otele dönüştürülmeden önce burada Beşiktaş genç takımıyla birkaç hazırlık maçımız olmuştu.

Stadyumun zemini yağmurlu havalarda bataklığa döner, top oynamak büyük maharet isterdi.

Sevgili İstanbul‘da Şeref Stadı hakkında şunları yazmıştım:

“Stadyumun bulunduğu alan Çırağan Sarayı’nın bahçesiydi. Beşiktaş futbol takımı burada antreman yapardı. Bazen bizim de bu toprak sahada hazırlık maçlarımız olurdu. Özellikle yaz aylarındaki maçları sabırsızlıkla beklerdik. Maçtan çok sonrasında kendimizi Boğaz’ın serin sularına bırakacağımız zamana konsantre olurduk. Bu yüzden Şeref Stadı’nda yaz aylarında yapılan maçların kaybeden tarafı olmazdı.”


Geçenlerde Haldun Hürel‘in Anlat İstanbul adlı kitabını okurken Şeref Stadı yine karşıma çıktı. “Çırağan’da Futbol” adlı bölümde Haldun Bey şunları yazmış:

Şimdilerde bu harabe saray duvarları ve çamurlu, tozlu toprak ze­ minlerin üzerinde görkemli ve çok lüks Çırağan Oteli yükseliyor. 1870’li yılların başlarında Sultan Abdülaziz’in yaptırdığı görkemli saray, ne yazık ki ancak 40 yıl kadar kullanılabilmişti ve 1910’da büyük bir yangında perişan hale gelmişti.

“Bu “arsa-stadyum”un deniz yönünde kalan kısmı açık tribün, kara tarafı ise kapalı tribün olarak tasarlanmıştı. Bunların hep­ sine birden beş-altı bin seyirci ancak sığardı. Stadyumun zemini hele yağmurlu havalarda adeta bir “bakla tarlasına” döner, top oynamak büyük maharet isterdi.

Fenerbahçeli futbolcular bazı maçlara deniz yoluyla gelirler ve alkışlar arasında eski iskeleye çıkarlardı.

O günlerde Çırağan Sarayı’nın çevresi ve gerisindeki sırtlar alabildiğine yeşilliklerle kaplı doğal mekanlardı. Çok sakin ve sessizliğin kol gezdiği bu yörelerin dinginliği, maç esnasında stadyumdan gelen canhıraş bağrışmalarla bozulur, ayyuka çıkan sesler gerilerdeki ormanlarda yankılanırdı. Futbolcular, talihsiz şekilde yanıp adeta dört duvara dönen muazzam sarayın harabeleri arasında soyunup giyinirler ve sonra da iki üç metrelik merdivenlerden koşarak inip toprak sahaya girerlerdi.

Fenerbahçeli futbolcular bazı maçlara deniz yoluyla gelirler ve alkışlar arasında eski iskeleye çıkarlardı. Günümüze kıyasla çok ilkel şartlarda, ama centilmence mücadele eden sporcuların amatör ruhla futbol oynama aşkı, çektikleri onca zorluğu ve sıkıntıyı sahaya çıktıkları andan itibaren onlara unuttururdu.”

Saraydan bozma top sahası

Bu Hazuzlu futbol sahasında beşiktaş’ın genç takımıyla kıran kırana maçlarımız olurdu.

Erk Acarer %100 İstanbul kitabında Şeref Stadı’nı şöyle anlatıyor:

“Çırağan Sarayı yıkılmakta olan imparatorluğun kaderini pay­laşır. O, artık Boğaz’ın kenarında çökmeye hazır bir hüzün abide­sidir. Sarayda yaşayan son sultan V. Murat olur. Ancak onunki ke­yif değil bir ıstıraptır. Bir askeri darbeyle tahttan indirilen sultan, 1904 yılında ölene kadar ailesiyle birlikte burada hapis tutulacaktır.

Şeref Stadı, dünyadaki, saraydan bozma ilk ve tek stat olarak dikkat çekecektir.

Bu tarihten sonra sarayın yeni meclis binası olmasına karar verilir. Meşrutiyetin meclisi, 14 Kasım 1909 yılında açılır. Ancak meclis sarayı sadece iki ay kullanılabilecektir. Kalorifer dairesinde çıkan yangın, hızla bütün sarayı sararak, onu kısa bir sürede küle çevirecektir. Yangında, sayısız tarihi belge, paha biçilmez antika eser, yağlıboya tablo ve kitap yok olur.

Deniz kenarında, sütunları çıplak, yıkılmaya yüz tutmuş du­varları boş bir saray uzanmaktadır.

Dikiş tutmayan Çırağan, 1946 yılında meclis kararıyla, İstan­bul Belediyesi’ne bağışlanır. Artık burası, belediye tarafından kum ve inşaat malzemelerinin yığıldığı bir alan olarak kullanılacaktır. Sonraki yıllarda daha da ilginç bir gelişme yaşanır. Çırağan Sarayı, Beşiktaş Futbol Takımı’nın, antrenman sahası olarak kul­ lanılmaya başlanır. Sahaya, kulübün futbol şubesini kuran kişinin ismi verilecektir.

Şeref Stadı, dünyadaki, saraydan bozma ilk ve tek stat olarak dikkat çekecektir.

Futbol sahasının hemen yanında bir de havuz açılır. Burası uzun dönem semt sakinlerine hizmet vermiştir. Ancak yanan sa­ rayın işlevi bunlarla sınırlı kalmayacaktır. Çırağan’ın bahçesinde denize nazır balıkçı kulübeleri göze çarpmaktadır. Evsiz barksızlar da gelip saraya yerleşirler.”

Sarı fırtına stadı anlatıyor

O dönem Beşiktaş’ın yıldızlarından olan Metin Tekin, Çırağan Sarayı’nda geçirdikleri günleri şöyle anlatır:

“Eski bir saray kalıntısı üzerine kurulu toprak sahada antren­ mana çıkıyorsunuz. . . Aşağıda bir balıkçı kulübesi var. Çırağan’ın soyunma odasındaki duşlar hiçbir zaman akmadığı için, antren­ mandan sonra tüm takım Ortaköy Hamamı’na giderdik. Kapıda geceleri sarayı mesken tutan bazı şarapsever arkadaşlar bekler, tezahürat yapmak için bahşiş, yani şarap parası isterlerdi. Verdiği­ niz para kafalarına yatmadı mı? İşte o zaman yanardınız. Yabani incir ağaçlarının bittiği tribünlere gelir yerleşirler, antrenman bo­ yunca ağır tezahüratlarda bulunurlardı. Boğaza karşı antrenman yapılan ilk yer herhalde burası olmuştur. Şeref Stadı’nın Beşiktaş Kulübü tarafından alınmasını çok isterdik. Ama olmadı! Beşiktaş, Fulya’ya taşındı. Burası da otel olarak restore edildi.”

Şeref Stadı’nın tarihçesi

19 Ocak 1910 günü çıkan büyük bir yangın sonucu harap olan Çırağan Sarayı’nın bahçesi de uzun yıllar tamamen bakımsız bir halde kalmıştı. Beşiktaş yöneticilerinden Ahmed Şerafeddin Bey (Şeref Bey) Çırağan Sarayı’nın harabesinin yanındaki bu alanı futbol sahası ve stadyum olarak kazandırmak için 1932’de faaliyete geçti. Beşiktaş JK, fahri başkanı olan Recep Peker’in de hükûmet nezdindeki girişimleriyle burayı Millî Emlak İdaresi’nden kiralamayı başardı. Şeref Bey yakalandığı kanser hastalığına rağmen defalarca Ankara’ya giderek bu işi takip etti. Ancak bu arada hastalığı da büyük bir hızla ilerlediği için, kazandırdığı stadın açılışını göremeden hayata gözlerini yumdu.

Temeli 11 Ocak 1933 günü atılan stadın hafriyatı işinde Beşiktaşlı yönetici ve sporcular bilfiil çalıştılar. 110×75 m boyutlarındaki sahanın cadde tarafındaki yüksek duvarının önüne tribünler yapıldı, deniz tarafındaki alçak duvarın önüne de birkaç basamaktan ibaret açık tribün kuruldu. Beşiktaşlılar bu stada, onu hayatı pahasına kulübe kazandıran Şeref Bey’in anısına Şeref Stadyumu adını verdiler. Stadyumda 1947’de BJK İnönü Stadyumu açılana kadar pek çok lig maçı, milli maçlar ve yabancı maçlar oynandı. 1947’den sonra Beşiktaş kulübünün antrenman sahası olarak kullanılan stadyumda amatör küme maçları da oynandı.

1986 yılında Çırağan Sarayı’nın yanındaki stad olarak kullanılan arazinin otele dönüştürülmesi kararlaştırılınca stadyum Beşiktaş JK’den geri alındı. 12 Eylül 1986 tarihinde düzenlenen ve Hakkı Yeten, Cihat Arman, Lefter Küçükandonyadis, Çengel Hüseyin, Fikret Kırcan, Naci Özkaya ve Faruk Sağnak gibi futbolcuların katıldığı “Veda” buluşmasından sonra faaliyetine son verildi. 7 Ekim 1986’da Beşiktaşlı futbolcuların son kez antrenman yaptıkları Şeref Stadı’nın yıkılmasından sonra yerine Çırağan-Kempinski Oteli inşa edildi.

Remzi Gokdag

Remzi Gökdağ gazeteci, yazar ve dijital yayıncıdır. Başka Şehirler, Sevgili İstanbul, Amerikan Medyası’nda 11 Eylül ve Park Otel Olayı kitaplarının yazarıdır.

Başka Şehirler
Önceki Yazı

Nereden nereye…

Sonraki Yazı

Çölde bir gece