Geçenlerde yolumuz Kuzey İspanya‘ya düştü. Bölgeyi gezerken Pamplona’ya da kısa bir kahve molası için uğradık. Belki duymuşsunuzdur burası boğaların sokak aralarında koşturulduğu San Fermin Festivali ile ünlü bir kent…
Amacımız boğa koşusunu izlemek değildi. Rotamıza burayı eklemenin farklı bir nedeni vardı. Ünlü Amerikalı yazar Ernest Hemingway‘in Pamplona‘da ve Cafe Iruna‘daki izlerini takip edecektik.
Kuzey İspanya’daki Pamplona kenti, Amerikalı yazar için büyük öneme sahip bir yer. Hemingway’in Güneş de Doğar (The Sun Also Rises) romanı burada doğdu.
Dünya Pamplona’yı bu romanla tanıdı
Güneş de Doğar, Ernest Hemingway’in en ünlü kitaplarından biri. İlk kez 1926’da Fiesta adıyla yayınlandı. Büyük ilgi gören roman aynı zamanda filme de konu oldu.
Savaşın insan üzerindeki etkisini, insandan neler alıp götürdüğünü bütün doğallığıyla yansıtan usta yazar Güneş de Doğar‘da savaş sonrası değer yargıları yitiren, yaşamları değişen insanları anlatıyor. Aşklarını ve hayal kırıklıklarını başka mutluluklar arayarak unutmaya çalışan “tutunamayan” insanların hayatları yazarın gözlemleri sayesinde romanda adeta canlanıyor. Bu nedenle roman sadece İspanya ya da ABD’deki okurlara değil dünyanın dört bir yanında aynı duyguları besleyen kişelere de hitap ediyor.
Hemingway romanı için Pamplona’yı neden seçti?
Ernest Hemingway, klasik Amerikan edebiyatının ustalarından. Savaş muhabirliği yaptığı dönemlerde dünyanın farklı köşelerinde kaleme aldığı hikayelerini kitaplaştırdı. Bir ara yolu İstanbul’a da düşen yazarın gözdesi İspanya’ydı.
Savaş yıllarında İspanya’yı bir uçtan diğerine dolaştı. Kendisine en yakın hissettiği halk İspanyollardı. Hemingway, İspanya’yı İspanyollardan daha iyi tanıdı ve izlenimlerini kaleme aldı. İçten anlatımı romanlarını okuyanları da bir anlamda İspanya’ya götürüyordu. Bu yüzden başarısı büyük oldu.
Ernest Hemingway Pamplona’da nerede takılırdı?
Ernest Hemingway’in Pamplona’da en sık uğradığı mekanların başında Café Iruña var. İspanyolları gözlemlemek, dostlarıyla uzun sohbetlere dalmak için Pamplona’daki günlerinin büyük bölümünü bu mekanda geçirdi. Kahve, şarap ve konyak şişeleri eşliğinde yapılan sohbetlerde dekor çoğu zaman Café Iruña oldu.
Café Iruña’da Hemingway’in izinde
2017 yılının ekim ayında yolumuz Pamplona’ya düştü. Aslında bu raslantı değildi. Hemingway’in izini sürmek için rotamızı bu kentten geçirdik.
Café Iruña’yı bulmamız zor olmadı. Güneşli bir pazar günüydü. Kendin sokakları boştu. Merkeze doğru yaklaştığımızda bazı sokakların polis tarafından kesildiğini gördük. O gün düzenlenen bir koşuya denk gelmiştik. Bu sefer boğalar yerine Pamplona’nın sokaklarında insanlar koşuyordu.
Pamplona ve Cafe Iruna
Arabayı park ettikten sonra ilk işimiz Café Iruña’yı bulmak oldu. Plaza del Castillo meydanındaki mekanı bulmamız zor olmadı.
Kapdan içeri girdiğimizde Amerikalı yazarın bu atmosferi neden seçtiği de anlaşılıyordu. İlk gözümüze çarpan özellik mekanın yıllardır koruduğu iç tasarımı oldu. Tavanı destekleyen yüksek direkler, duvarlardaki geniş aynalar ve süslemeler burayı diğer cafelerden hemen ayırıyordu.
Devasa büyüklükteki bar tezgahı da ilk göze çarpan detaylardandı. Mekanın geneline baktığımızda Hemingway’in zevkini hayal edebiliyorduk. Sadece içki içip sohbet etmek için değil notlarını kaleme almak için de saatlerini burada harcıyordu. Burası onun ağız tadının bir ölçüsü gibiydi.
Pamplona sanki onun için yaratılmış bir kentti
Burada yaklaşık bir yıl boyunca yazdığı notlar ilk kez “Fiesta” adıyla yayınlandı. Romanına bu adı vermesinin nedeni gerçek hayatlarla kayıp ruhların bayramlarda, festivallerde ve küçük zaman aralıklarında bir araya gelmesinden kaynaklanıyordu.
Hemingway’in Pamplona ve Café Iruña’ya sevgisi hayatının sonuna kadar sürdü. Yazar kuzey İspanya’da 30 yıldır yaşamış ve bu ülkeye gereğinden fazla zaman ve özen göstermişti.
İspanya uzmanı olarak tanınmasında Pamplona ve Café Iruña’nın özel bir yeri vardı.
Boğaları, şarapları, kadınları ve balıkçıları sevdi. San Fermin Festivaline katılmak ve boğaların koşuşturulması izlemek paha biçilmez bir değerdi. Bu cafede saatlerini geçirdi. Bir yandan kahvesini yudumlarken bir yandan koyu sohbetlerine devam etti.
1923’te ilk gezisini yaparken genç bir muhabirdi ama ünlü bir yazar olarak bu ülkeden ayrıldıktan sonra da İspanya sevdası hiç bitmedi. Tam dokuz kez bölgeye geri döndü. Tatillerini burada geçirdi. Cesaret ve ölüm fikrine takıntılıydı. Pamplona sanki onun için yaratılmış bir kentti.
Kayıp ruhların bayramı: Fiesta
Burada yaklaşık bir yıl boyunca yazdığı notlar ilk kez “Fiesta” adıyla yayınlandı. Romanına bu adı vermesinin nedeni gerçek hayatlarla kayıp ruhların bayramlarda, festivallerde ve küçük zaman aralıklarında bir araya gelmesinden kaynaklanıyordu.
Güneşten korunmak için meydanın gölgeli avlusunda yürürken sanki Hemingway yıllar öncesinden bize gülümsüyor gibiydi.
Romanda adı geçen Hemingway’in matador ve aynı zamanda otel işletmecisi arkadaşı Juanito Montoya, gerçek bir karakterdi. Adı Juanito Quintana idi. Quintana Oteli, Café Iruña’nın karşısında çaprazında yer alıyordu ve yazarın bu oteldeki odası Plaza del Castillo meydanına bakıyordu. Yani az önce Café Iruña’ya girmeden önce dolaştığımız meydana…
Güneşten korunmak için meydanın gölgeli avlusunda yürürken sanki Hemingway yıllar öncesinden bize gülümsüyor gibiydi. Odasından bizim yürüdüğümüz kaldırımlara bakıyor ya da Café Iruña’nın camından bizi süzüyordu. Bugün olmayan Quintana Oteli’nin yerinde başka bir bina var ama meydan neredeyse yüzyıllardır hiç değişmeden bugünlere gelmiş.
Pamplona pekçok kişinin ana vatanı. Ancak hiçbir isim bu kente Hemingway’in yaptığını yapamadı.
Hemingway, Pamplona’yı Pamplona’nın sevdiği şeylerden çok daha fazla sevdi. Bugün Hemingway Pamplona’nın her köşesinde karşımıza çıkıyor. Bu bölge onun romanlarının keyfini çıkarıyor. Hemingway turizmi kentin turistik mekanlarında kendini hissetttiriyor.
Pamplona pekçok kişinin ana vatanı. Ancak hiçbir isim bu kente Hemingway’in yaptığını yapamadı.
Dükkanlar ve barlar adını taşıyor. Şehirde, onun ayak izlerini takip eden turlar düzenleniyor. Onu onurlandırmak için kentte bir anıt boğa heykeli bile bulunuyor.
Gran Hotel La Perla, Café Iruña’ya birkaç metre uzaklıkta bulunuyor. Yazarın birkaç gecesini bu otelde geçirdiği söyleniyor ve festival zamanı Hemingway’in kalıp kalmadığı dahi bilinmeyen bu otelde bir odanın gecelik fiyatı 2 bin Euro’ya kadar çıkabiliyor.
Pamplona adı yıllar içinde Hemingway ile özdeşleşti ve bu özelliği geleceğe de aynen böyle aktarılacak.
“Sanki kimse yenilmedi, sanki kimse ezilmedi.”
Hemingway, 1959’da Navarre bölgesinin başkenti Pamplona’yı son kez gördü. Bu gezi 1925’te başlayan bir sevdanın finali oldu. Saçları beyazlaşmış, yıllar onu yıpratmıştı. Artık o dünyaca tanınmış bir yazardı. Pulitzer ve Nobel Edebiyatı ödülü sahibiydi. O son gezisinde gördüğü ilgi ve kalabalıktan kendisi de şaşkına dönmüştü.
Romanında anlattığı festivale katılan turist sayısı 20’yi geçmiyordu. O ziyaretinde sokaklarda 40.000 kişi vardı. Life dergisi için yazdığı bir makalede şaşkınlığını dile getirdi. Bu kalabalık dışında Pamplona’da hiçbir değişiklik olmadığını, her şeyin 1920’lerin ortasındaki gibi göründüğünü yazdı ve şu notları ekledi:
“Buradaki şarabın tadı 21 yaşımdayken tattığımkiyle aynı. Yemekler de aynı lezzette, mükemmel. Görünüşe bakılırsa hiçbir şey yaşanmamış gibi. Sanki kimse yenilmedi, sanki kimse ezilmedi.”
Bu satırlar aynı zamanda günümüzün değer yargılarını yitiren, yaşamları değişen insanlarını da anlatıyor gibiydi. Tıpkı 1926’da yayınlanan kitabında anlattığı insanlar gibi. Zaman değişiyor fakat duygular, alışkanlıklar değişmezliğini koruyordu. Koskoca bir iç savaşın geride bıraktığı acılar unutlumuş gibiydi ya da İspanya’da herkes o günleri hatırlamamak için elinden geleni yapıyordu.
Zaman tünelinde yolculuk
Cafe Iruna’nın heybetli iç mekanını uzun süre inceledikten sonra duvar dibinde bir masaya oturduk. Belki de aynı masa Hemingway ve arkadaşlarının bir araya geldiği yerdi. Kim bilir ünlü kitabının notlarını burada kağıda döktü…
Tercihimiz tabii ki kahve oldu. Espressolar harikaydı, yanındaki çöreklerin, tatlıların lezzetine doyamadık bile. Fiyatlar diğer cafelerle aynıydı.
Oturduğumuz masanın yanındaki duvarda dev aynalar vardı. Mekanın görsel detaylarını arttıran bu aynalar iç savaşı, festival coşkularını, kırık kalpleri, yitip giden hayatları yansıttı. Şimdi geçmişin üstüne kalın bir perde çekilmiş gibi biz turistlerin hayran bakışlarına tanık oluyor.
Bu zaman tünelinde verilecek bir mola bütün yorgunluğunuzu alacak, kuşkunuz olmasın. Yedikleriniz, içtikleriniz de yanınıza kar kalacak.
Yolunuz Pamplona’ya düşerse Cafe Iruna’ya uğramadan dönmeyin. Pişman olmayacaksınız!
Café Iruña
Adres: Plaza del Castillo, 44, 31001 Pamplona, Navarra, Spain
Tel: +34 948 22 20 64
Web: http://www.cafeiruna.com/
Yazı ve kapak fotoğrafı: Remzi Gökdağ
Anahtar kelimeler: Hemingway, Cafe Iruna, Pamplona, Güneş de Doğar, kitap, boğa festivali, The Sun Also Rises, Gran Hotel La Perla, Quintana Oteli, Festival of San Fermin